14 Ekim 2011 Cuma

ah istanbul - ah paris:)


yağmurlu bir cuma sabahında merhabalar...aslında bana göre üsküdarda öğlen oldu ya neyse:)az evvel girebildim eve.yağmur oldu mu istanbul trafiği tam  bir kabus...bu havada bir de atraksiyon peşinde olan kimi sürücüler, ki onlar genellikle bay sürücülerdir, olayı daha da çekilmez boyuta taşıyolar...bir de tuvalet olayını trafikte geçecek zamana bırakan bayan sürücüler var...dikiz aynasını tuvalet masası niyetine kullanıyorlar.trafigin yavaştan da olsa ilerledigini geç farkediyor ve arkadaki aracın sürücüsünden ağız dolusu iltifat alıyorlar.hah, trafiği kilitleyen unsurlardan biri olan otomoto dergilerinden pörtlemiş gibi son model, hiper süper lüks otomobil ve jipleri anmadan geçemeyeceğim.şahsen benim de en çok onlar ilgimi çeken onlar.normal akışta yanınızdan geçerken anca rüzgarını farkedebildiğiniz otomobil, burun farkıyla sağınızda solunuzda olunca ister istemez tüm aksamını dikkatle gözden geçiriyorsunuz.eşim her sabah benim ''bi araba gördüm var yaaaa !!!''diye başlayan muhabbetimden gına getirdi:))



yazımı kaydedip gittim...vakit bu vakit oldu..neyse silmiyorum artık, buradan devam etsin.ah istanbul hobo çantanın bir diğer versiyonu bu da...her ikisini de geçtigimiz haftasonu dikiş kampında tamamlamıştım.tıpkı aşağıdaki paris temalı clutch gibi...

hobo çantanın bir yüzünü yalı ve tramvay,diğer yüzünü de kız kulesi süslüyor.çift taraflı kullanılabilmesi amacıyla minik kapağını yapmadım.







bu da evvelce hobosunu diktigim ville de paris'in clutch formu.vaye butikten sipariş edilmişti.sağolsunlar teslim ettiğimde pek begendiler...


resimde sap detayı kapağın bir kenarını havaya kaldırmış...farkedememişim ,yenisini çekme imkanım da olmadığından böyle oldu...karizmamı çizmesin diye böyle açıklıyorum işte:))


evettt...bölük pörçük bir yazıyla daha bugünlük aranızdan ayrılıyorum.daha da şu saatte görüşürüz yazmam:)yazamıyorum...mahcup oluyorum...
hepinize şimdiden iyi haftasonları diliyorum.

12 Ekim 2011 Çarşamba

neva ve saba kardeşler:)



bu küçük kardeş ''neva''...aslında a üzeri uzatma var ama ben onu nasıl yapacağımı unutuyorum hep :)malumunuz ''neva'' klasik müziğimizde bir makam adı...



tuti-i mucize guyem ne desem laf değil,
çarh ile söyleşemem ayinesi saf değil

bu arayı müzikle bağlamak lazımdı...e onca edebiyat okuduk değil mi, şuraya bestelenmiş iki dize serpiştirmek hakkımız olsun:)zeki mürenden dinleyiniz tabii benden değil:)))



bu da ''saba''...o da yine bir makam adı ...aslında edebiyat ve müzik dersinde bir sürü isim not almışım. acemaşiran gibi,zırgüle gibi,bolahenk gibi ilh...ama en tanıdıkları neva ve saba geldigi için onları kullandım....bir sonraki  modelin adı bolahenk olabilir mesela. içimde kaldı o da:)



eveeet...bugünki olayımız budur arkadaşlarım.dün çok konuştum ya, bugün sükut edeyim diyorum.hepinize sevgi ve selamlarımı gönderip gidiyorum.yarın akşam bu saatlerde  görüşmek üzere....dıp dıbı dıp dıp:)

haa unutmadannnn.gelmişken begenilerinizi facebook beğen butonunda da göreyim lütfen.parmaklar çalışsınnn eccük.ezik miyim neyim:))

11 Ekim 2011 Salı

ah istanbul clutch.


bu da' ah istanbul' serimizin clutch formu.( bu büyük harf, küçük harf olayına sinir oluyorum.kimi zaman vicdanım acıyor ama zırt pırt capslock tuşuna basmaya üşeniyorum ne yapayım.edebiyatçıların yüz karasıyım:)


kapağı iyice büyüttüm artık.sırf kapak bi çanta oldu :)üşenmedim zincir sapını da ekledim Allahıma şükürler olsun:)bi de şunları pasaja yükleyebilirsem benden iyisi yok...gerçi epey zamandır ürünlerime anasayfada yer vermedikleri için kızgınım onlara.trip olsun diye pasaj kutucuğumu da sayfamın ennnn dibine attım:)ohhh canıma değsin:))dün de emeksensinden iki çantam birden satın alındı, n'aberrr!!! iki kere ohhhh canıma değsin:))(tmm nisbetimi de yaptım burayı de geçebiliriz:)



bu paragrafı da şahsi meselelerime ayırıyorum;
1-blogger kimi sayfalara yorum yazmama izin vermiyor (sanki kimin atına eşşek demişiz!!!:)
bu nedenle yorum kısmında anonim seçenegini işaretlemeyen arkadaşlardan seçeneği serbest bırakmalarını rica ediyorum.hani bazen yorum yazacağım tutuyor.yazıyoruuuummm yazıyorummmm  tam profil seçeceğim bir bakıyorum ki anonim seçeneği yok!!!hayda hepsi çöpe gidiyor..e yazıktır günahtır samimi duygularıma...

2-hmmm neydi???hah geçen yazılarımdan birinde ilk kez denedigim için biraz acemice olan bir clutch çantayı kullanmak isteyen varsa göndereyim demiştim yaa...işte  o çanta lilacsmelle gidiyor.random onu seçti .isteyen istemeyen diye ayırmadım doğrusu tüm yorumları kattım işin içine:)gel gör ki random sonucunu sayfama aktaramadım bir türlü.ayyy bilmiyorum ben o kadar yaaa.40 yaşındayım teknolojiyle ancak bu kadar başedebiliyorum öff aman:)

3-işte bunu gerçekten unuttum diyordum ya, hatırladım...bir arkadaş bana mim göndermişti.kim oldugunu mevzunun ne oldugunu unuttum.öyle yoğunum ki yorumlar içerisinde aramak işkence gibi. bağışla beni arkadaşım.

4-hadi ben kaçtım.kalın sağlıcakla.
(kesin şimdi ben yayınla diycem yaaa 10 tane daha madde gelecek aklıma:)



10 Ekim 2011 Pazartesi

ah istanbul...


pek yorgunum bugün.bir de başağrısı kiiii, canıma okuyor.hani yaprak dökümünün annesi vardı,hayriye hanım... başağrısı çektiği vakitlerde kafasını tülbentle sımsıkı bağlardı .hah aynen onun gibiyim şu an.bir zamanlar başımın yerini bile bilmezdim oysa ki...hey gidi gençlik:)


neyse , fazla cız cız etmeden  konuya dönüyorum.geçtiğimiz  bütün hafta boyunca ,fırsat buldukça beni saadete boğan yeni kumaşların arasında debelendim durdum.en sevdiklerimden ve  sipariş edilenlerden birer ikişer çanta diktim.resimde gördüğünüz 'Ah İstanbul' serisinin bir üyesi.bir de zincir saplı clutch formunda olanı var, onu da bilahare yorumlarınıza sunacağım.

geçtiğimiz hafta ailecek yaptıgımız Eminönü ziyaretinde çektiğim İstanbul resimleri var sırada...hazır ah İstanbul temalı çanta  dikmişken onları da konuya bağlayayım diyorum...hem içinde İstanbul özlemi taşıyan arkadaşlara iyi gelmez mi:)

buyrun,bir bardak çay eşiliğinde  Şehr-i İstanbulu seyre dalalım...


çay , alışveriş ettiğimiz bir esnafın ikramı...


bu kedicikle tam da evden çıkarken karşılaştık.tıpkı bizim guruya benziyordu ,acaba onun yavrusu filan mı diye takıldık. eve almak çok isterdim ama bizim saldırgan guru zarar verir endişesiyle vazgeçtim.daha dün bahçede kendisini severken bir anda nevri döndü ve kollarımı paramparça etti eşşek:)neyse bu da bir yavru İstanbul kedisi diyerekten konuya bağlıyorum...


İstanbul deyince denizi anmadan olmaz...e deniz deyince de ,denizanasız olmaz...adı üstünde bakın,  denizanası :))(ohh neyse bunu da bağladım bi şekilde:)



hah işte....gerçek bir İstanbul kesiti ...çantadaki gibi...


Ve tabii meşhur Galata Kulesi...eski resimlerine baktım da ,şu etrafındaki paçavra binalar yapılmazdan evvel ne kadar da güzelmiş manzarası.


Bir Mimar Sinan şaheseri...Haziresinde Hürrem Sultanın da yattığı Süleymaniye Camii...o da çarpık kentleşmeden nasibini almış  ne yazık ki...


bunu da farklı bir zamanda çekmiştim...tripotu kurmaya üşenince böyle soyut bir çalışma oldu:)


bunlar da bu yaz balıkçılığa merak salan oğlumun istediği mantarlar...o hooo zaten eminönü gezisi en çok ona yaradı:)

bu arada başımdaki ağrı hafifledi sanki.demek ki neymiş...İstanbul adama iyi gelirmiş:)

7 Ekim 2011 Cuma

vaye butik



şimdi bu kadın aldı çeşit çeşit kumaşları , karıştı kafası tabii , oturdu aşağıya dediniz değil miii:)açıkcası elde onca çeşit olunca insan bir ne yapsam , ne etsem  sendromuna girmiyor değil...dolayısıyla bir ne oldum delisi durumları yaşadım bir kaç gün.ama çabuk atlattım ...şimdi siparişler doğrultusunda bir kaç çalışma yapıp, sonrasında  canım hangisini çekerse onu kesip doğrayacağım inşllh:)neyse bugün konumuz ben  ya da benden hasıl olmuş işler değil...geçen haftadan yayınlayacağımı beyan ettiğim vaye butik fotoları...ayrıca bu hafta başından itibaren leyya çantaları da vaye butikte satışa sunuldu...

tepedekiler vaye butik için tasarlanmış penye bolerolar...




yakın zamanda nostaljik radyolar temalı kumaşın her iki versiyonuyla dikilmiş clutchlar da hazır olacaklar...







bluzun baskısına bayıldım..yanılmıyorsam etektekinin aynısı.





bunlar ve sonrasında göreceğiniz pek çok kumaştan benim de muhtelif çantalar diktiğimi biliyorsunuz ...kaldı ki vaye butikle yolumuzun kesişmesine sebep bu kumaşlar zaten.



fiyonk butikte olduğu gibi burası da çeşit çeşit hoşluklarla dolu...






hatırlarsanız yukarıdaki  kumaştan clutch collesium'u dikmiştim ben de..




kuşlu eteğin hem kumaşını hem de modelini sevdim.malum bu yıl daha çok maksi etekler tercih ediliyor...alttaki  kumaştan da yazın bir kaç çanta kesmiştim  fakat  bir türlü tamamlayıp ortaya çıkaramadım hala.







pile detayına özellikle dikkat çekmek isterim.başarılı bir çalışma değil mi?




 biraz da genel havaya bakalım:)

fotografları çekerken müthiş keyif aldım.hoşuma giden öyle çok detay buldum ki , neredeyse butiğin altını üstüne getirdim diyebilirim:)bu noktada bana gösterdikleri nezaketten ötürü kendilerine teşekkürlerimi gönderiyorum.






evet..farkındayım...sezonu geçmiş olabilir ama bu rahatlığı dosyalarda saklayıp unutmak istemedim:)




böyle sıcak ve hoş bir alışveriş ortamı oluşturan sevgili Şule Hanımı yürekten tebrik ediyorum...

butik vaye'ye facebook sayfasından ulaşabileceğiniz gibi ,

istasyon caddesi
 kamer apt no:32/C
Erenköy  Istanbul

adresinde  bizzat ziyaret edebilirsiniz ki ben şahsen şiddetle öneririm....