29 Ağustos 2011 Pazartesi

ice love yeniden ve herkese hayırlı bayramlar...



ice love (buz aşkı), geçtiğimiz günlerde sevgili tuba için yeniden oluşturuldu...güzel günlerde kullan sevgili tuba.



bir kaç detay yenilendi bu arada...figürler büyüdü ,buz pisti kalp şekline dönüştü:)



yarın ramazan bayramı malumunuz...kutlamayı bahçeden çektiğim çiçek resimleri eşliğinde yapmak istedim.



hepinizin



ramazan bayramınız



kutlu


ve


mutlu


geçsinnnn...

28 Ağustos 2011 Pazar

yidin beni okul



ayyhhh pardon:)taslaklar arasında kalan bu yazıyı yayınlayayım derken gelip en başa oturuvermiş..di haydi kalsın bu da böyle:)görün bakın okul bana neler etmiş...
(tarih sanırım bir buçuk yıl öncesine ait)

hobareyyy salıya kadar sınav yok..sonra üçer dörder Allah ne verdiyse devam)):
şu dilbilgisinden nefret ediyorum.bütün sesli ve sessiz harfleri boğup bi kenara atmak istiyorum .hoç kimi boğumlanıp , kimi sızıcılaşıp, kimi düşüp zaten Allahından bulmuş ama hiç acımadan bi de ben vurmak istiyorum.cümlenin öznesinin fiilinin bacaklarını ayırmak istiyorum...belgili belgisiz sıfatını zarfını kapatıp pullayıp teee merküre iadesiz taahhütsiz göndermek istiyorum..merkürlülere de lazımdır dimi ))hııı bi de benim çocuklar bu postu asla okumasınlar istiyorum)):yani bu kadar az zamanda bu kadar çok ve büyük işler üzerime yığılmasaydı hepisini öper başımın üstüne koyardım ama şu durumda kağıt hışırtısına tahammülüm kalmadı.




dün ilk defa bir internet cafeye girdim.sevgili muvakkitzade eşliğinde.muvakitzade nigar bir yüksek lisans öğrencisi.bölüm koridorlarında ya da hocalarla konuşur iken nası şirin nası şiriiiin ama istediğinde kamyon şoförü moduna girebilecek kadar fonksiyonel bir kişilik,korkunç derecede entellektüel , mobil yaşantısıyla beni hayretten hayrete sürükleyen bi varlık)):dün çantasını 5 dakkalıgına sırtıma emanet ettiğinde göçtüm resmen , sonra bahçeye çıktık sınav için son rötuşları yapıyoruz kız çantasından dev boyutta bi lipton ays ti çıkarıp kafaya dikiyor )):yanısıra lapı topu kitabı kalemi (hıı!!ıslak mendili)):daha neysi varsa sırtında taşır bi kız işte)):ne diyordum hıh sınavından endişe ettiğim bi ders için bana ödevini feda etti sağolsun ama çıktı almak için okulun karşısındaki internet cafeye gitmek durumundayız ..ben :

_hiii!! bana neler olacak hayatımda ilk defa bi netcafeye gidiyorum!!!tir tir tir!!!çok korkuyorum!!buralara cici kızlar gitmezlermiş!!)): modunda mızıklanırken o hemen nakliyeci kimliğine büründü.kapıdan girerken duyduğum son şey şuydu;

_ben seni korurum gel!!)):




o oturmuş ödevi hazırlarken ben ilk kez girmiş olmanın merakıyla etrafı gözlemliyorum.boyu benim oğlanın 3 katı olan bi delikanlı need for speed oynuyor,tekinin ağzı yana kaykılmış msn muhabbetinde ama biri vardı ki unutulamazlarım arasına girdi...oturmuş gaziantep sporun sayfasını inceliyordu: ))yeaa mekandaki en gereksiz iki unsur ben ve muvakkitzadeydik sanki.( kimbilir ne zaman çektiğim şu foto sanki konuya cuk oturdu.

neyse herbişey tamamolup eve döndüğümde hemen kendimi mutfağa atıp oğlumun istediği kekten pişirdim.hem de 3 ölçü!!!tarifi ve resmi burada mevcut olan kekten bahsediyorum .şu sıra yeni bişey denemek imkansız zaten..

neyse hadi ben gidip şu dilbilgisinin bacaklarını ayırayım)):

baykuşumuz ve şile esintileri...



bir kaç gün evel bacadaki  pozunu görmüştünüz baykuşun.bunlar da çamdaki pozları.bakışıyoruz dediysek o kadar da yakından değil tabii:)en son denememde 15-20  metre kadar yaklaşmama izin verdi sonra pırrrr!!!



bir de şileye gittik bir kaç hafta evvel.resimlere bakınca inanılmaz gibi duruyor değil mi.ağustos ortasında şile!!!



hava oldukça serindi.buna bağlı olarak sahil de eğlence mekanları da bomboştu...biz de serin serin dolaşıp döndük evimize ...

26 Ağustos 2011 Cuma

clutch navy


 bugün de clutch navy ile birlikteyiz.


yazın ruhuna uygun bir çanta oldu...detaylar emeksensin hesabımda



son olarak,açlıktan ölmek üzere oldugumu sandığım şu vakitlerde, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum...
(imza; hannibal lecter:)

25 Ağustos 2011 Perşembe

paravan boyadım


beni facebooktan izleyen arkadaşlarım paravan haberimi görmüşlerdi evvelce.bir kez de blog takipçilerim için paylaşmak istedim.evimizi boyattık bu yaz, o nedenle şehirde 15 gün kadar kalmak gerekti.evin içi  tostoparlak olunca pek bi faaliyet alanı bulamadım kendime dolayısıyla bahçeye taştım.

 evde kullandığımız üç paravandan teki üzerinde ''azcık '' çalıştım.fikir kervan mağazalarından ,boya hasan ustadan yürütüldü, ama emek benden Allah için:) ...hem de ne emek...onu beyaza dönüştüreceğim diye göbeğim çatladı Allah sizi inandırsın.resimde de  yer yer  eski boyadan kalma pembelikler var ama ben yaklaşık on kat yağlı boya sürmek suretiyle kapattım onları:))yoook!!paravan pembe değil bildiginiz ahşap rengiydi ama nasıl bir boya kullanmışlarsa beyazla birleşince pespembe bişey oldu.



bunlar köyümüzün çiçekleri.ben bu ''yazlık'' lafını sevmiyorum aslında.... eğer çok sıkılmışsam  yazlık  oluyor ama böyle keyifli kareler çekiyorsam adı köyümüz:)herneyse...bahçemizde,çayırlarda , orda burda yetişen bitkilerden bir bukle hazırlamıştı oğlum.resimlemeden edemedim..


boş durmadık tabii...okuduk bi yandan da...hasan sabbah olayı hep ilgimi çekmiştir...bir kaç değişik kaynaktan okumuştum evvelce bu da sonuncusu.Mehmet Akif Ersoy'un damadı Ömer Rıza Doğrul tarafından yazılmış.şiddetle öneririm.Çocukluk Sırrı, bilinen adıyla anadolu pedagolojisi kitabını da  geçen dönem çocuk edebiyatı dersi hocam önermişti..faydalandım ve faydalanmaya devam ediyorum.


bu da bizim baykuşumuzz:)bir kaç yıldır  köydeki evin bacasında yaşıyor.bu yıl daha bi samimi olduk sanki, gün içinde karşımızdaki çam dallarına konuyor..öööyle bakışıyoruz:)bi ara öteki resimlerini de gösteririm size.hıh bi de sincabımız oldu bu sene.onun da resimleri kamerada henüz.



son olarak sizi yine boyadıgım paravanımla uğurluyorum ...görüşmek üzere:)

ama isterseniz gitmeyip kalabilir hediyeli çanta kampanyasına bir  göz atabilir ,kendiniz için  çanta alırken sevdiginiz bir yakınınız için de hediye olanlarından bir adet seçebilirsiniz.

23 Ağustos 2011 Salı

nihayet...


döndük nihayet...
bu yazlık olayını kim keşfettiyse, ona hiç de iyilikler içermeyen duygularımı gönderiyorum...bana kalsaydı şayet, asla tercih etmezdim bu iki evlilik halini...fakat nasıl derler bilirsiniz;''emir demiri kesermiş'':)


bu kareleri görünce siz,  ''nanköre de bakın, millet doğal olsun diye 2 metre karelik  balkonunda maydanoz,soğan yetiştirmek için can atıyor, bu da bulmuş bunuyor!''diyebilirsiniz...deyiniz efendim...deyiniz...son 10 senedir eşim de aynını söylüyor...ben alışkınım :)))


üç-beş gün amenna...hatta bir aya kadar sıkabilirim dişimi, ama olay neredeyse kesintisiz yaz mevsimini kapsayınca işin rengi değişiyor bende...


 neyse efem bu kadar cız cız yeter...döndük işte:)resimlerin kimileri bahardan,kimileri ilk yazdan kalma...bazıları da tazecik...




bu bisikletin 25 yıllık olduguna inanır mısınız?inanın inanın:)




sarıyı tanıyorsunuz...(dil olayına dikkat lütfen:)

guruyu evde bırakıp gitmek fikri hiçbirimize sıcak gelmedi ...onu sepete koyup götürme çabalarımız her defasında tırmalanmayla sonuçlanınca mecburen burada bıraktık. gerçi sarı sayesinde kedisiz kalmadık ama gurunun yerini de tutmadı.çünkü sarı, aşırı derecede uysal .atlamıyor ,zıplamıyor, dahası hiç ısırmıyor ve tırmalamıyor...yemek masasını bırakın verandaya bile asla çıkmıyor. anlayacağınız bejamin button gibi bişey:))neyse ki gerçek kedimiz guru bizi terketmedi .şehre her indigimizde onu yerli yerinde bulduk:)

şimdilik böyle...bu yaz bir kaç yarım yamalak örgü denemesi dışında pek birşey yapmadım doğrusu.malum yaklaşık bir ayı ramazana denk gelince zaten pek takatim de olmadı.bayramı da geçirelim sonrasında birsürü yeni fikirle devam ederiz bakalım:)
hepinize selam...