31 Ekim 2011 Pazartesi

kaftan kolye


hep çanta hep çanta...nereye kadar değil mi:)


aparatlarını sevgili nilgünle buluştuğumuz gün kadıköyden almıştım.tabii ki takı tasarımı yapan arkadaşlarınki kadar emekli bişey olmadı.ipek kurdeleyi geçiriverdim tepesindeki halkadan,bir iki de minik karanfil, lale filan almıştım ara ara geçirdim kurdelenin bir iki yerine...ama onların olduğu resim yok:)



her ne kadar boynuma pek takmasam da , artık bende kaftan kolye yok demem:)



30 Ekim 2011 Pazar

karışık işler peşindeyim...


dur durak yok bu ara..deliler gibiyim...tutun çekin beni:)


şu puantiyeli kumaşı da sanki denemeler için almışım.her yeni model denemeyi planladığımda  elim ona gidiyor gayri ihtiyari.oysa kıyamayacağımı sanacak kadar sevmiştim alırken:)hobo çantayı azıcık modifiye ettim, hoç, kumaş çantada bilinen bir model bu,sadece benim ilk yorumum olması açısından yeni..

şahsen omuz askısı haricinde başarılı buldum.sabırsızlık edip elimde hazır dikilimiş sap var dememeli,siyah kumaştan bir sap hazırlamalıydım...ebat olarak hobodan küçük, clutchdan büyük oldu...böylece bir yeni  .....m  (versiyon...ı ıh!!sunum..ı ıh!!) daha oldu (kelimeyi bulamadım şimdi,bi ara bulunca yazarım :)


bu da kış sezonu için diktiğim çantaların tekinden minik bir bukle (ay ne buklesi, kuple:).öyle ya , geldiler geliyorlar derken daha resim olayını bile bitiremedim , tembellikten değil vallahi ,şu aşağıdakiler yüzünden..


tüm haftasonumu bunlara ayırdım handeyse.canıma okudular ama şükürler olsun tamamladım söz verdiğim gibi.yarın vaye butikte olacaklar...

felaketsiz,huzurlu,sağlıklı ,itidalli bir haftaya başlamak dileğiyle ...

28 Ekim 2011 Cuma

radio clutch (siyah-beyaz versiyonlar)


depremden 108 saat sonra hala mucizelere şahit olmaya devam ediyoruz.umuyorum ki şahit olmaya da devam edeceğiz.geçmiş olsun sevgili ferhat...


clutchlar, geçtiğimiz hafta içerisinde vaye butik için dikilmişti.hafta başında uğradığımda kış koleksiyonu parçalarından bazılarını görme şansım oldu.gerçekten çok özgün ve kaliteli parçalar vardı.bu pazartesi sizler için bir kısmını resimlemeye çalışacağım.


siyah versiyonunu ayakta çekmeyi unutmuşum.uyurken bile çok güzel ama...


fotograflanmayı bekleyen kış koleksiyonu var sırada.su geçirmez,  kışlık kumaşlarla çalıştım bu kez...içlerinde çok özgün çalışmalar var ama bir türlü makinemi elime alıp çekim yapasım yok.umuyorum ki haftasonunda silkinip bu işi de bitireceğim.

selam...

27 Ekim 2011 Perşembe

ah istanbul clutch (galata)


güzeldir bizim memleketimiz...güzeldir , özeldir , biriciktir...


her köşesi , her bucağı ayrı bir değerlidir...


güzeldir bu memletin insanları da...merhametlidir,rikkatlidir,fedakardır...leş kargalarına prim vermeyecek kadar samimi ve zekidir...


galata kulesi temalı çanta sevgili lale için dikildi...annesi şu an ameliyatta olan sevgili lale'ye metanet ,annesine şifalar diliyorum.

26 Ekim 2011 Çarşamba

öylesine işte...



günlerdir rengi ruhsarı kaçan bloguma azıcık renk gelsin...hayat devam ediyor gibi sığ söylemlere sığınmak istemiyorum...hayat öncesinde de sürüyordu...şimdi de sürüyor...ömrü olanlar için sonrasında da sürecek...dilerim iyiliklerle,güzelliklerle sürsün gitsin işte...


ben içim darlandıkca,canım sıkıldıkça atölyeme çıktım...debelenip durdum kumaşların arasında..neredeyse onlarca çanta diktim ben bu ara ...belki de hiç bu kadarını bir arada dikmemiştim.


dikmediğim zamanlarda da kumaşlarımı düzenledim...son zamanlarda izlediğim kasvetli sahneleri de böylelikle dürerek yerleştirdim zihnimin dehlizlerine...



bilemiyorum...ne zor bi yazı oldu böyle....

24 Ekim 2011 Pazartesi

geçmiş olsun Van...geçmiş olsun insanlık...


şaşkınım...acı üstüne acı yaşadığımız şu dönemde insan duygularını nasıl anlatır bilemiyorum...üstelik her geçen an yeni bir ölüm kalım hikayesine şahit olmaya devam ederken,insanların gözbebeklerinde dehşeti izler,çığlıklarını duyarken...nasıl ifade edilir ki duygular?ha bir de sosyal paylaşım sitelerinde Allahın sopası şeklinde değerlendirmeler okurken!!!be hey gafil insanlar,siz de en az terör örgütü kadar aşağısınız !siz de en az onlar kadar acımasız,provakatör ve hesapçısınız...be hey gerizekalılar, orada bir afet var şimdi,ölüm var, acı var,dehşet var,insan var orada, insaaan!!!senin halkın var,senin öğretmenin var,senin polisin var,senin askerin , memurun, işçin var...günahsız bebeler var analar var babalar var...çaresizlik var orada şimdi...daha ne diyeyim...bu mantıkla bakarsan kocaeli depemini nereye bağlayacaksın o halde...sakarya depremini,erzincan,elazığ depremini????olası istanbul depremini???Allah size akıl fikir iz'an versin...daha ne diyeyim...

işte bu nedenle başlığımdaki 'geçmiş olsun insanlık' ibaresi...her afette, her yıkımda, her kayıpta insanlık kaybediliyor da, ondan.üç beş satılmış kişi, bilinçli bir şekilde üflüyor,sağduyusunu yitirmiş binlerce insan da bu rüzgara kapılıp hezeyanlar savurmaya başlıyor...

bırak siyaseti bir yana şimdi.bırak kafatası avcılığını,bırak uğursuzluğu da insan olmaya gel.zorla kendini,su gönder,süt gönder,aş götür ,battaniye götür de içinin kiri temizlensin.beynine temiz kan  gelsin,canına temiz can gelsin ey insanoğlu.

tabii ki söylenecek yazacak daha başka çok şey var...türkiyenin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği var,hala çok katlı fakat depreme dayanıksız,tabut gibi binaların inşa edilmeye devam edildiği gerçeği var,denetim mekanizmalarının yetersizliği var...var oğlu var...ama şimdi acımız çok taze...şimdi daha çok dayanışma zamanı.yardımlarımızı kızılay gibi,akut gibi güvenilir adreslere teslim edelim.terör örgütünün ve kötü niyetli kimi insanların da yardım kampanyası adı altında organizasyonlar gerçekleştirdiğine şahit oluyoruz birlikte.ne günlere kaldık!!!

22 Ekim 2011 Cumartesi

hepimiz bu toprakların çocuklarıyız

gecikmiş bir yazı bu farkındayım.ama gerçekten içim almadı .sevinçlerini sonuna kadar ,bağıra bağıra paylaşmayı seven ben, üzüntü ya da sıkıntılarımı paylaşmayı sevmiyorum nedense.ya da belki iki kelimeyi anca bir araya getirebilecek kıvama geldim...bilemiyorum...

şehitlerimize Allahtan rahmet,başta ana babaları olmak üzere tüm yakınlarına ve tüm halkımıza baş sağlığı diliyorum...

ilk günden bu yana takip edebildiğim kadarıyla son derece yanlış ve tehlikeli tepkiler veren kişilere de acizane şunu söylüyorum;

terör örgütü kürt halkının temsilcisi değildir,o ancak ve ancak emperyalist güçlerin maşasıdır.bir avuç dış destekli hain yüzünden kürt kökenli vatandaşlarımızın töhmet altında bırakılması beni son derece rahatsız ediyor.ortak bir tarihimiz, ortak bir kültürümüz, ortak bir vatanımız,ortak bir inancımız var bizim.bu gün bu değerleri inkar edenlerin kesinlikle iyi niyetine inanmıyorum.

benim çocukluğum her iki halkın da barış ve kardeşlik içerisinde yaşadığı beldelerde geçti.çocuk olarak gittiğim o beldelerden, bir genç kız olarak ayrıldım...hala kendilerini sevgiyle andığım bir çok kürt kökenli arkadaşımla birlikte büyüdük oralarda.dönüp geriye baktığım zamanlarda beni gülümseten anıların büyük çoğunluğunu , hatta pek çok ilkimi orada ,o insanlarla birlikte yaşadığımı görüyorum...

düşünebiliyor musunuz 25 yıl evvel  kürt kökenli kız arkadaşımla, şimdi tam techizatlı askerin bile dikkatle adımladığı ıssız sessiz dağların tepelerinde kız başımıza güle oynaya nar , çedene ya da alıç toplamaya gidebiliyorduk...hem de canımız her istediğinde...ne terör lafzını duymuşluğumuz vardı , ne terörist...şimdi o dağlar terörist yatağı oldu...

anne ve babalarımız da tıpkı bizim gibi dosttular .20 yıl sonra bugün dahi pek çoğunun hemen her özel günde benim ailemi arayıp sorduklarını bilirim...ve bugün olup bitenlerden en az bizim kadar rahatsız ve tedirgin olduklarını da bilirim...demek istediğim bu senaryo çok çok 30 senelik bir senaryo ve yazarı da biz değiliz...

işte bunları görür ve bilirken, kimi kafatascıların katliam istiyoruz gibi hepsini asın kesin doğrayın gibi tepkilerini son derece yanlış ve tehlikeli buluyorum.biz hepimiz bu toprakların çocuklarıyız.tarih boyunca olduğu gibi, bugün de bu kardeşliği korumalıyız diye düşünüyorum.

15 Ekim 2011 Cumartesi

yeni kumaşlarım(ız:)


bu güzellikler henüz bugün geçtiler elime.ilk görüşte aşk yaşadık tüm diğer kumaşlarımla oldugu gibi.bu kez sizinle paylaşmak niyetiyle bi dünya aldım:)


siz de benim gibi eğer 'onlar benim olmazsa uyuyamam' diyorsanız yorum kısmına ya da mailime yazıverin...ancak bi dünya derken bir kişilik bir dünyadan bahsediyorum öyle we are the world manası falan çıkmasın:))


turkuaz ve beyazdan çanta dikmek istiyorum...


pembesinden de pijama filan dikmek istiyorum fırsat bulabilirsem.


gelelim genel bilgilere;
kumaşlar poplin-likra karışımı.boyuna doğru hafif esnekler.genişlikleri 160 cm.etek ya da gömlek hatta isrerseniz tulum bile dikebilirsiniz.:)patchwork için de uygun bence. daha evvel hafif esnekliği olan kumaşlardan minik mutfak örtüleri ve elbezleri dikmiştim ben,zorlanmamıştım.amerikan servis olabilir mesela.sonra kalın bir astarla birlikte çanta da olabilir.hatta mevresim takımı ve pijama takımı  olabilir, ne güzel yatakla bütünleşirsiniz:)ben üçünü kombinleyip kıza patckwork bir yatak örtüsü yapmak istiyorum ama vakit  lazım işte.

her üçünün de metre fiyatları 15 tl...acele eden kazanır ,sona kalanın durumu malum:)

14 Ekim 2011 Cuma

ah istanbul - ah paris:)


yağmurlu bir cuma sabahında merhabalar...aslında bana göre üsküdarda öğlen oldu ya neyse:)az evvel girebildim eve.yağmur oldu mu istanbul trafiği tam  bir kabus...bu havada bir de atraksiyon peşinde olan kimi sürücüler, ki onlar genellikle bay sürücülerdir, olayı daha da çekilmez boyuta taşıyolar...bir de tuvalet olayını trafikte geçecek zamana bırakan bayan sürücüler var...dikiz aynasını tuvalet masası niyetine kullanıyorlar.trafigin yavaştan da olsa ilerledigini geç farkediyor ve arkadaki aracın sürücüsünden ağız dolusu iltifat alıyorlar.hah, trafiği kilitleyen unsurlardan biri olan otomoto dergilerinden pörtlemiş gibi son model, hiper süper lüks otomobil ve jipleri anmadan geçemeyeceğim.şahsen benim de en çok onlar ilgimi çeken onlar.normal akışta yanınızdan geçerken anca rüzgarını farkedebildiğiniz otomobil, burun farkıyla sağınızda solunuzda olunca ister istemez tüm aksamını dikkatle gözden geçiriyorsunuz.eşim her sabah benim ''bi araba gördüm var yaaaa !!!''diye başlayan muhabbetimden gına getirdi:))



yazımı kaydedip gittim...vakit bu vakit oldu..neyse silmiyorum artık, buradan devam etsin.ah istanbul hobo çantanın bir diğer versiyonu bu da...her ikisini de geçtigimiz haftasonu dikiş kampında tamamlamıştım.tıpkı aşağıdaki paris temalı clutch gibi...

hobo çantanın bir yüzünü yalı ve tramvay,diğer yüzünü de kız kulesi süslüyor.çift taraflı kullanılabilmesi amacıyla minik kapağını yapmadım.







bu da evvelce hobosunu diktigim ville de paris'in clutch formu.vaye butikten sipariş edilmişti.sağolsunlar teslim ettiğimde pek begendiler...


resimde sap detayı kapağın bir kenarını havaya kaldırmış...farkedememişim ,yenisini çekme imkanım da olmadığından böyle oldu...karizmamı çizmesin diye böyle açıklıyorum işte:))


evettt...bölük pörçük bir yazıyla daha bugünlük aranızdan ayrılıyorum.daha da şu saatte görüşürüz yazmam:)yazamıyorum...mahcup oluyorum...
hepinize şimdiden iyi haftasonları diliyorum.

12 Ekim 2011 Çarşamba

neva ve saba kardeşler:)



bu küçük kardeş ''neva''...aslında a üzeri uzatma var ama ben onu nasıl yapacağımı unutuyorum hep :)malumunuz ''neva'' klasik müziğimizde bir makam adı...



tuti-i mucize guyem ne desem laf değil,
çarh ile söyleşemem ayinesi saf değil

bu arayı müzikle bağlamak lazımdı...e onca edebiyat okuduk değil mi, şuraya bestelenmiş iki dize serpiştirmek hakkımız olsun:)zeki mürenden dinleyiniz tabii benden değil:)))



bu da ''saba''...o da yine bir makam adı ...aslında edebiyat ve müzik dersinde bir sürü isim not almışım. acemaşiran gibi,zırgüle gibi,bolahenk gibi ilh...ama en tanıdıkları neva ve saba geldigi için onları kullandım....bir sonraki  modelin adı bolahenk olabilir mesela. içimde kaldı o da:)



eveeet...bugünki olayımız budur arkadaşlarım.dün çok konuştum ya, bugün sükut edeyim diyorum.hepinize sevgi ve selamlarımı gönderip gidiyorum.yarın akşam bu saatlerde  görüşmek üzere....dıp dıbı dıp dıp:)

haa unutmadannnn.gelmişken begenilerinizi facebook beğen butonunda da göreyim lütfen.parmaklar çalışsınnn eccük.ezik miyim neyim:))

11 Ekim 2011 Salı

ah istanbul clutch.


bu da' ah istanbul' serimizin clutch formu.( bu büyük harf, küçük harf olayına sinir oluyorum.kimi zaman vicdanım acıyor ama zırt pırt capslock tuşuna basmaya üşeniyorum ne yapayım.edebiyatçıların yüz karasıyım:)


kapağı iyice büyüttüm artık.sırf kapak bi çanta oldu :)üşenmedim zincir sapını da ekledim Allahıma şükürler olsun:)bi de şunları pasaja yükleyebilirsem benden iyisi yok...gerçi epey zamandır ürünlerime anasayfada yer vermedikleri için kızgınım onlara.trip olsun diye pasaj kutucuğumu da sayfamın ennnn dibine attım:)ohhh canıma değsin:))dün de emeksensinden iki çantam birden satın alındı, n'aberrr!!! iki kere ohhhh canıma değsin:))(tmm nisbetimi de yaptım burayı de geçebiliriz:)



bu paragrafı da şahsi meselelerime ayırıyorum;
1-blogger kimi sayfalara yorum yazmama izin vermiyor (sanki kimin atına eşşek demişiz!!!:)
bu nedenle yorum kısmında anonim seçenegini işaretlemeyen arkadaşlardan seçeneği serbest bırakmalarını rica ediyorum.hani bazen yorum yazacağım tutuyor.yazıyoruuuummm yazıyorummmm  tam profil seçeceğim bir bakıyorum ki anonim seçeneği yok!!!hayda hepsi çöpe gidiyor..e yazıktır günahtır samimi duygularıma...

2-hmmm neydi???hah geçen yazılarımdan birinde ilk kez denedigim için biraz acemice olan bir clutch çantayı kullanmak isteyen varsa göndereyim demiştim yaa...işte  o çanta lilacsmelle gidiyor.random onu seçti .isteyen istemeyen diye ayırmadım doğrusu tüm yorumları kattım işin içine:)gel gör ki random sonucunu sayfama aktaramadım bir türlü.ayyy bilmiyorum ben o kadar yaaa.40 yaşındayım teknolojiyle ancak bu kadar başedebiliyorum öff aman:)

3-işte bunu gerçekten unuttum diyordum ya, hatırladım...bir arkadaş bana mim göndermişti.kim oldugunu mevzunun ne oldugunu unuttum.öyle yoğunum ki yorumlar içerisinde aramak işkence gibi. bağışla beni arkadaşım.

4-hadi ben kaçtım.kalın sağlıcakla.
(kesin şimdi ben yayınla diycem yaaa 10 tane daha madde gelecek aklıma:)



10 Ekim 2011 Pazartesi

ah istanbul...


pek yorgunum bugün.bir de başağrısı kiiii, canıma okuyor.hani yaprak dökümünün annesi vardı,hayriye hanım... başağrısı çektiği vakitlerde kafasını tülbentle sımsıkı bağlardı .hah aynen onun gibiyim şu an.bir zamanlar başımın yerini bile bilmezdim oysa ki...hey gidi gençlik:)


neyse , fazla cız cız etmeden  konuya dönüyorum.geçtiğimiz  bütün hafta boyunca ,fırsat buldukça beni saadete boğan yeni kumaşların arasında debelendim durdum.en sevdiklerimden ve  sipariş edilenlerden birer ikişer çanta diktim.resimde gördüğünüz 'Ah İstanbul' serisinin bir üyesi.bir de zincir saplı clutch formunda olanı var, onu da bilahare yorumlarınıza sunacağım.

geçtiğimiz hafta ailecek yaptıgımız Eminönü ziyaretinde çektiğim İstanbul resimleri var sırada...hazır ah İstanbul temalı çanta  dikmişken onları da konuya bağlayayım diyorum...hem içinde İstanbul özlemi taşıyan arkadaşlara iyi gelmez mi:)

buyrun,bir bardak çay eşiliğinde  Şehr-i İstanbulu seyre dalalım...


çay , alışveriş ettiğimiz bir esnafın ikramı...


bu kedicikle tam da evden çıkarken karşılaştık.tıpkı bizim guruya benziyordu ,acaba onun yavrusu filan mı diye takıldık. eve almak çok isterdim ama bizim saldırgan guru zarar verir endişesiyle vazgeçtim.daha dün bahçede kendisini severken bir anda nevri döndü ve kollarımı paramparça etti eşşek:)neyse bu da bir yavru İstanbul kedisi diyerekten konuya bağlıyorum...


İstanbul deyince denizi anmadan olmaz...e deniz deyince de ,denizanasız olmaz...adı üstünde bakın,  denizanası :))(ohh neyse bunu da bağladım bi şekilde:)



hah işte....gerçek bir İstanbul kesiti ...çantadaki gibi...


Ve tabii meşhur Galata Kulesi...eski resimlerine baktım da ,şu etrafındaki paçavra binalar yapılmazdan evvel ne kadar da güzelmiş manzarası.


Bir Mimar Sinan şaheseri...Haziresinde Hürrem Sultanın da yattığı Süleymaniye Camii...o da çarpık kentleşmeden nasibini almış  ne yazık ki...


bunu da farklı bir zamanda çekmiştim...tripotu kurmaya üşenince böyle soyut bir çalışma oldu:)


bunlar da bu yaz balıkçılığa merak salan oğlumun istediği mantarlar...o hooo zaten eminönü gezisi en çok ona yaradı:)

bu arada başımdaki ağrı hafifledi sanki.demek ki neymiş...İstanbul adama iyi gelirmiş:)

7 Ekim 2011 Cuma

vaye butik



şimdi bu kadın aldı çeşit çeşit kumaşları , karıştı kafası tabii , oturdu aşağıya dediniz değil miii:)açıkcası elde onca çeşit olunca insan bir ne yapsam , ne etsem  sendromuna girmiyor değil...dolayısıyla bir ne oldum delisi durumları yaşadım bir kaç gün.ama çabuk atlattım ...şimdi siparişler doğrultusunda bir kaç çalışma yapıp, sonrasında  canım hangisini çekerse onu kesip doğrayacağım inşllh:)neyse bugün konumuz ben  ya da benden hasıl olmuş işler değil...geçen haftadan yayınlayacağımı beyan ettiğim vaye butik fotoları...ayrıca bu hafta başından itibaren leyya çantaları da vaye butikte satışa sunuldu...

tepedekiler vaye butik için tasarlanmış penye bolerolar...




yakın zamanda nostaljik radyolar temalı kumaşın her iki versiyonuyla dikilmiş clutchlar da hazır olacaklar...







bluzun baskısına bayıldım..yanılmıyorsam etektekinin aynısı.





bunlar ve sonrasında göreceğiniz pek çok kumaştan benim de muhtelif çantalar diktiğimi biliyorsunuz ...kaldı ki vaye butikle yolumuzun kesişmesine sebep bu kumaşlar zaten.



fiyonk butikte olduğu gibi burası da çeşit çeşit hoşluklarla dolu...






hatırlarsanız yukarıdaki  kumaştan clutch collesium'u dikmiştim ben de..




kuşlu eteğin hem kumaşını hem de modelini sevdim.malum bu yıl daha çok maksi etekler tercih ediliyor...alttaki  kumaştan da yazın bir kaç çanta kesmiştim  fakat  bir türlü tamamlayıp ortaya çıkaramadım hala.







pile detayına özellikle dikkat çekmek isterim.başarılı bir çalışma değil mi?




 biraz da genel havaya bakalım:)

fotografları çekerken müthiş keyif aldım.hoşuma giden öyle çok detay buldum ki , neredeyse butiğin altını üstüne getirdim diyebilirim:)bu noktada bana gösterdikleri nezaketten ötürü kendilerine teşekkürlerimi gönderiyorum.






evet..farkındayım...sezonu geçmiş olabilir ama bu rahatlığı dosyalarda saklayıp unutmak istemedim:)




böyle sıcak ve hoş bir alışveriş ortamı oluşturan sevgili Şule Hanımı yürekten tebrik ediyorum...

butik vaye'ye facebook sayfasından ulaşabileceğiniz gibi ,

istasyon caddesi
 kamer apt no:32/C
Erenköy  Istanbul

adresinde  bizzat ziyaret edebilirsiniz ki ben şahsen şiddetle öneririm....