30 Aralık 2010 Perşembe

vaka vaka


bu gün canım pek sıkılıyor...bi yanım kak gidelim  derken, öte yanım otur oturdugun yerde modunda..çekiştiriliyorum içten içe:) canım etnik kıyafetler giyinmiş afrikalı kadın aplikeleri yapmak istiyor..sonra onlardan çanta dikmek ... iyi de çanta modeli konusunda kararsızım....kapaklı modeller denemek istiyorum mesela...acaba nasıl olur???aslında şu an içinde bulundugum ruh hali bana çok yabancı ...şu saatte son derece yorgun,bayagı bi uykulu,kararsız ama aynı amanda iştiyaklı...bi tuhaf!!!döner yemek istiyorum ama dönmesin istiyorum ya da   vazgeçtim!!! durdurun dünyayı inecek var gibi bi ruh haleti ..şu an karşımda derya baykal ipekçi şalvarını tarif ediyor...midem bulanıyor..yok şalvardan değil, sanırsam ilaçlardan...aslında divitinden bi şalvar dikip giyinebilirim.evde tabii, dışarıda  marjinal görünmeyi tercih etmem açıkcası..yok,  şişko olurum ben şalvarla, dalga geçer çocuklar...çocuklar demişken bu gün onlara mercimek köftesiyle kıymalı ve peynirli börek sözüm var...kıyma demişken geçtiğimiz kurban bayramından bu yana kıymayı evde yapıyorum ...

moulinexin resimdeki modelini kullanıyorum ve gayet memnunum şimdilik... çalışırken çok gürültü çıkarıyor ama  onu kusurdan saymıyorum çünkü ben de çok gürültülüyümdür:)

resimdeki çanta yine sevgili  özgenin başka bir arkadaşına hediyesi olacak...umarım bu da sahibesini gülümsetir:)

29 Aralık 2010 Çarşamba

leyyanın feminen cadısı...


öncelikle belirtmeliyim ki  bir süredir yazdıgım 'bel fıtıgı günlüğü' tadındaki yazılarımı asla birileri bana acısın ,efendime söyliyim laf olsun bu günki postta böyle dolsun amacıyla yazmıyorum...hele hele reklam gibi bir gayem zinhar yok... zira gittigim hastaneler ve muayene oldugum doktorlarla hiç bir organik ya da inorganik bağım mevcut olmadıgı gibi çatır çatır faturalarını ödüyorum:)yine  kendisine muayene olupta ismini verdigim doktorların hiç biri için olumsuz bir niyet beslemiyorum. zira hepsi mesleğinin ehli insanlar.. hepsi kendi anlayışına göre bir tedavi metodu kullanıyor..bu da gayet doğal..ben hepsine minnettarım..şimdiii yazımın bundan sonrası benim gibi  eşekten düşmüş olanlar içindir:)resimler de hala eşeğinin sırtında güvenle yol alanlar için....


bu gün yine bacağımı yanıma alıp zırlaya zırlaya doktora gittim:)ortopedist doktorum prof dr mehmet tuncel kendisinin yapabileceği bir şey kalmadıgını , hiç bir iyileşme gerçekleşmediği için artık operasyonu düşünebileceğimizi söyleyip bizi hisar intercontinental hastanesine yönlendirdi...ben bu arada salya sümük arasında  başka doktor istememmmm!!!bunnar benimle oynuyorlarrr!!!götür beni kessinler biçsinler diye orta şiddette çemkiriyorum:)(ha bu ara eşime accip bi sabır geldi:))

neyse son bi istişare babında gittik hisar hastanesine...asansörden inmemle tekerlekli sandalyeye binmem bir oldu...hmm hizmet yerinde...neredeyse hiç bekletilmeden doktorun odasına alındım...bu da olumlu...doktor bey (bahadır ay) derhal muayeneye başladı ki şu ana dek hiç bu denli ayrıntılı bir muayeneden geçmedim doğrusu...gayet titiz bir muayenin ardından  bizzat bahadır bey  beni  kendi değimiyle 9.hariciye koğuşuna (acile:) götürdü...koluma bağlanan serum eşliğinde sanırım bir buçuk ,iki saat kadar yattım orada...ara ara doktorun ziyaretleriyle şenlendim:)gayet güler yüzü, doğal ve ilgili tavırları, artı edebiyat aşinalığı sayesinde iyi bir diyalog kuruldu aramızda...bu arada torbadaki serum azaldıkça bende gözle görülür bir düzelme başladı...içimden Alla Alla uyuşturucu filan mı veriyorlar bana nedir bu ağrıyı hissetmezlik filan diye de kurtlanmadım değil:)sonuçta neyse neydi ..bana öğlenden bu yana kendimi  kelebekler gibi uçuş uçuş hissettirdigi için keyfim yerinde..
MRlarımı inceleyen bahadır bey de ameliyata gerek olmadığını, istirahat +ilaç tedavisine devam etmemiz gerektigini söyledi.. olmadı fizik tedaviye başvurabilirmişiz...bu arada hopur zıpır atlayıp zıplayan ben artık dizlerimi bükerek filan eğiliyorum:)doktorun da dikkatini çekti ve doğru yolda oldugumu söyledi...
son durum bu..artık bi zaman okul mokul hakgetire tabii...

hisar intercon....... (ne alengirli isim böyle:) hastanesinin sgk ile sadece kardiyoloji alanında anlaşması varmış.diğer bütün tedaviler kapsam dışı..muyene için 110 tl,serum için 48 tl ödedik..ilaçlar da doğal olarak sgk kapsamına girmedi onlara da 25 tl civarı ödedik.bu arada yeşil reçeteli bir ilacım oldu:)dolayısıyla bir sonraki postun başlıgı da belli oldu:hapçı leyya:)))



 iğnelerle zor bela belimi doğrulttugum günlerde az az çalışıp tamamladıgım çantaları göreceksiniz bir süre daha...bu feminen cadı sevgili özgenin arkadaşlarına hediyesi olacak...umarım gülümseten bir hediye olur:)



27 Aralık 2010 Pazartesi

in the air to night


sevgili eda için tasarladığım bu çantaya yine sevdiğim elton johnun sevdigim bir parçasının adını verdim...bu gece havalarda:))


bu gün sabahtan kendimi azcık iyi hissetigimden gidip iğnelerimi yaptırmadım. sen misin yaptırmayan... nasıl acı çekiyorum şu an...beyzi gelsin hemen koluna girip gideceğim..ne menem bi şeymiş bu fıtık, hayatımı mantar etti:).saırım en iyi ilacı sevgili blogger ablalarımın ve kardeşlerimi de yorumlarında dedikleri gibi dinlenmek...dinleniyorum dinlenmesine ama bu sırada iç sesin sesi kısıldı  konuşmaktan..okul n'olacak...finaller n'olacak..ya onca emekten sonra okuldan atılırsak n'olacak!!!neyse ki söz verdigim siparişleri zamanında yetiştirdim...üzerimdeki en büyük yüklerden biriydi bunlar da...söz bu başka şeye benzemez...


şimdi sizi  cadı resimleriyle başbaşa bırakıp istirahatime çekiliyor,hepinize acımı paylaşan ve daha önemlisi yol gösteren yorumlarınızdan dolayı çok çok çok teşekkür ediyorum...umuyorum ki az daha dişimi sıkarsam üç vakte kalmaz toparlanacağım:))



26 Aralık 2010 Pazar

tığ örgüsü örtüm...


evvelce bahsetmiştim tam istediğim renklerde bir örtü yaptıgımdan.işte burada kendisi.. sevdigim renkleri bir araya getirince örmek daha bir keyifli oldu benim için..ancak gece yarılarından sonra elime alabildiğim için çok yavaş ilerliyor ama her sırası bittikçe oraya buraya atıp bi bakıyor iki resimliyorum:)



an itibariyle tvde behzat ç. var.hem onun hem de kaba etlerimde oluşan iğne deliklerinin sızısı yüzünden dikkatimi toparlayıp yazmakta zorlanıyorum:)o nedenle çok uzatmayacağım bu postu...model hepinizin bildigi şey zaten...1 numara tığla örüyorum.ilk önce her renkten üçer sıra ördüm ardından görüldüğü üzre  beyazlar tek onun dışında kalan renkler yine üçer sıra örüldü...kalanında da beyazı çıkartıp kalan renklerden üçer sıra örüp tamamlamayı düşünüyorum..


hepimiz için iyi hoş sağlıklı bi hafta olsun....

24 Aralık 2010 Cuma

cadı leyya!!!


önceki doktorun verdiği ilaçların midemi bulandırıp ağrıtmaktan başka bi ekisi kalmadı maalesef.son iki gündür  alın götürün beni kesssinler biçsinler!!!n'olacaksa olsun!!! yeter ki şu acım dinsin diye ciyaklayıp duruyordum.ameliyat fikrine kesinlikle karşı olan sevgili eşim bu gün beni başka bi hastaneye,başka bi doktora götürdü...orda da rahat durmadım:)topal eşek gibi danışmanın önünde dolanıp  herkesin başının etini yidim.bu kez gittiğimiz doktor bir ortopedist...tesadüf adamı da içerde alçı yaparken gördü mü..başladım bik bik ötmeye..bu herif kırıkçı çıkıkçı ne anlar benim derdimden...bak iki saattir bekliyoruz içeri alan yok..benim bu gün semayla randevum var ,geç kalıyorum çabuk al beni götür!!!ben burasını hiç sevmedim!!!(bunlar eşime)..ne kadar sürer bu alçı işi???nasıl bilmezsin!! sen doktorun yardımcısı değil misin?ne biçim asistansın!!!(bu doktorun yardımcısına)hemşireee ayakta duramıyorum beni uzanabileceğim bi yere götür...nası yani nası boş yatak olmaz acilde???benim uzanmam lazım oturamıyorum da zaten!!!ne biçimsiniz siz beaaa!!!(bunlar acil hemşiresine)benim adım hiç mustafaya benziyor mu???hösstttt!!!(bu da adımı  mustafa ...... diye  kaydeden danışma görevlisine:))

yani anlayacağınız yukardaki cadı beni görse iptal olurdu o derece:))demek ki neymiş; acı çekerken ben ben olmaktan çıkıyormuşum:))

neyse en nihayet doktorun odasına girdik...adam profesör...bizim komşunun taviyesiyle gitmişiz meğer:)MRlarımı inceledi...muayene etti...iki iğne bi ağrıkesici verdi...biraz da nasihat ;
2 kilodan fazla yük yok
hiç eğilmeyeceksin.çömeleceksin(sen pabuca değil pabuç sana gelecek:)
yana dönmeyeceksin
arabada kasislere dikkat (sanki arabam kalmışta:)
daima dik duracaksın
bol bol istirahat(tabi iki hafta sonra nenemin finalleri başıyor:)
ameliyata gerek yok!!!(buyur burdan yak!!!)

20 Aralık 2010 Pazartesi

9.hariciye koğuşu:)


 ohh ağrı kesicilerimi içiyorum ...güzelleşiyorum:))gerçi biraz bulantı yapıyorlar ama  olsun.bu arada bloğum  giderek 9.hariciye koğuşu formatına bürünmeye başladı.. çıkmak gerek bu psikolojiden..

hıh daha önemli bişey yazacaktım ben;her bi yandan üzerime yağan iyi niyetli yorumların ve mesajların etkisiyle ameliyata gerek bile kalmayacağına inandım bu gün:)her birinize tek tek gelip teşekkür edemedim bağışlayın ...buradan toplu teşekkürümü kabul edin lütfen..


kendisini azcık iyi hisseden leyya ne yapar??tabii ki söz verdiği siparişleri yetiştirmeye çabalar..  çalışma üslubumu biraz değiştirerek kendimi hırpalamadan çalışmanın yolunu buldum .aslında bunu biliyordum daa yerlere yayılıp çalışma zevkimden geçemiyordum...şimdi artık  masa başında  çalışıyorum.. maalesef  döner koltuğum  ve kızıl peruğum eksik..onları da tamamlayınca içimde kalan o sahneyi  çekmeme kimse mani olamayacak!!!
hani kadın ahdeder, bi zamanlar kendisini  horlayıp terkeden sevgilisinin şirketini satın alır..(bu satınalmanın ne yolla olduğunun pek bi ehemmiyeti yoktur..bi şekilde işte:))bu arada herif dibe vurmuştur...eski makamına gelir (o da bi şekilde işte:)) ...masasına şirketin yeni sahibesi çöreklenmiştir...malumunuz kadın döner koltukta ,sırtı duvara dönük oturmaktadır ve saçlar kıpkızıldır...evvela sırtı dönük halde bi güzel aşağılar herifi  veee aniden döner koltuk döner!!!tabi o zamanlar bu koltuklar sadece dönerdi..şimdi masaj yapanı,hatta acil durumlarda üstünden fırlatanı bile var:)aynı sahneyi bu versiyonlarıyla hayal edin..çok fantastik  di mi:))
neyse işte ben de kızıl peruğumda kendi etrafımda bi kaç tur atıp eşime diyeceğim ki:

-nevet ben ya ben!!!hani yıllar evvel bi damla kemiğe muhtac olan o zavallı kadın!!!senden istemiştim de vermemiştin.!!!


                                              

resimdeki kedi&köpek ikilisi  ikizbebeklerimin sahibesi  sevgili özge için tasarlandı..özgecim de henüz çanta dikmeye başladığım zamanlardan bu yana bana destek olan isimlerden biridir.onun için ilk defa sanırım bu çantayı tasarlamıştım.başka çalışmalar da yaptım yine onun için ama hangileriydi hatırlayamıyorum.sırada bir de cadı var yine..bu seferki pek alımlı bişey oldu.cadılar tavan yaptı bu ara benden söylemesi:))

18 Aralık 2010 Cumartesi

hastane günlüğü 2 ve clutch patisserie


şoktayım...

sabahtan MRımı aldım koltugumun altına, şiddetli ağrılarımla birlikte gittik 'doktoruma'..(nası da sahiplenmişim adamı:)).eh tabii birlikte uzun ve zor bir süreçten geçeceğiz...neyse doktorum op.dr.ayhan kara  MRıma baktıktan sonra mütevazi tavrını bozmadan durumun pek de iç açıcı olmadığını, fakat kesin emin olabilmek için iki adet rontgen filmi çektirmem gerektigini belirtti..hemen alt katta belime ait iki adet röntgen daha çekildi.(115 tl)birinde öne doğru eğildim ikincisinde geriye doğru...hemencik aldık çıktık doktor beyin odasına...güler yüzle karşıladı bizi.(biz=eşim ve ben:)rontgenlerime baktı özenle..

söylediklerinden aklıma kalan tek şey ,bana bi kadavradan alınma kemik ekleyeceği!!!!o an kendimi elm sokağında freddy kruegerle boğuşurken buldum..ver!!!kemiğimi verrr!!!diye gırtlağıma sarılmıştı sanki!!!ordan  bi de destere kafayı uzatıp yok nan o kemik benim demez mi!!!derhal aradan sıyrıldım tabii...yiyin oğlum birbirinizi deyip , nayır nolamaz repliklerine geçiş yaptım hemen...ne demek yaa!!! bana bi kadavra kemiği monte edecekler...herif bi gece gelecek kabusuma....ver nan benim kemiği diycek..tövbe neuzubillahhh!!! benden alıp yine bana takın dedim...oluur ama iki kez ameliyat olman gerekir o zaman dedi doktorum...kalçamdan alıp belime takılabilirmiş ama ikisi ayrı operasyon gerektirirmiş...haydaaa...gözlerim bi an eşime takıldı..tabbi yeaaa!!!sen veresee dedim..benimkiler ancak beni taşıyor demesin mi...bu arada eşimde de boyun fıtıgı var .onun MRı benden sonra çekildigi için muayenesi pazartesine kaldı...elbet elime düşersin benim sevgili eşim:)))

neyse sorunum iki taneymiş...hem fıtıgım varmış hem de belimde kayma varmış..bu ağrıya neden olan fıtıktan ziyade kayık kemiklerimmiş..doğuştan olabilirmiş...genetik olabilirmiş...kaymanın tek tedavisi yukarıdaki kabusları göze alıp ameliyat masasına yatmakmış.operasyon 1.5 saat kadar sürermiş.bir ay istirahat gerekirmiş..kemiğin uyumu diye bişey sözkonusu değilmiş.bu kemik kısmısı hiç yabancılık çekmezmiş...ameliyatın aciliyeti yokmuş...sıkıyosa ağrılara dayan:)) iyi tarafı bir ameliyatla her iki sorunun da giderilebilecek olmasıymış...

iki adet ağrı kesici ,bir adet kas gevşetici ve bir adet jel  (3.5 tl )artı midemde bi dünya kemirilmiş tırnakla eve döndüm... ağrı kesicilerin etkisiyle halay başı olabilecek kıvamdayım an itibariyle...ameliyat meselesini bi süre düşünmek istemiyorum..evim barkım çocuklarım var.. finallerim var..bitirmem gereken bi okulum var...




tepedeki clutch patisserie,kumaşlar sevgili bydnzin hediyesi..

nasıl derler bilirsiniz:
olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...

17 Aralık 2010 Cuma

şimdi voltran voltran voltran zamanı


gerçekten hiç gücüm takatim yok buna mukabil ağrım çookkkk!!!bu gün doktoru kılpayı kaçırdıgım için dananın kuyrugu elimde kaldı:)inşllh yarın kurtuluruz birbirimizden..acaba MR sonuçlarını google translate yapsam bişey çıkar mı:))))tmm tmm aklımı iyicene sıyırmadan günün konusuna geçiyorum..

ben de sevgili   http://yetenek-sizin.blogspot.com/'un çağrısını duyurmak için buradayım bu gece. haydi şimdi voltran voltran voltranı oluşturma zamanı:))verelim rahatlayalım...

bu yazıyı yayınlayanların çoğu yazıyı yoruma kapatmış gördüğüm kadarıyla..e benim neyim eksik:)ben de yorumsuz yayınlıyorum...

16 Aralık 2010 Perşembe

hastane günlüğü ve cadı (nııaah hah hah haaaaa:)

anneciiimmm ne acılar varmış dünyada demek istiyorum..malumunuz evvelki gün teşhis süreci için başlangıç yapacağımı yazmıştım...sabah uyandım hastaneye [ echomar ] gideceğim için ağrı kesici almadım.vayyyy sen misin almayan..nasıl bir acı anlatamam,ısrarla dayandım ama:)yani azından bekleme salonuna kadar.işte tam orda orada koptu benim kaytanlar artık.muayeneye 5 dakka kala damlalar süzülmeye başladı yanaklarımdan.sakla sakla nereye kadar.  zaten önce sulu sepken başlayan yaşlar iki dakkada sağanağa dönüştü:)etraftaki hastalar kendilerini bırakıp bana acımaya başladılar yazık..hosteslerin yardımıyla doktorun(op.dr.Ayhan Kara) odasına girdim ama zırlamaktan bişey anlatamıyorum kiii:))neyse güç bela uzandım yataga adam sağ bacağımı kaldırıp indiriyo ama ben diyemiyorum ki ağrıyan sol bacağım:))o kısmını da eşim halletti sağolsun...doktor sol bacağımı kaldırıp ayak parmaklarımla elini etmemi istedi.ne mümkün.. yok dedi...hiç güç kalmamış...acilen önce acile,ardından MRa gönderdi..koridorda  bekleyen hastaların arasından bir acıma seliyle acile doğru yollandım...onca acının üzerine bi de acilde yedigim  voltaren ve diazem iğnelerinin acısı da eklendi mi bi güzel..ohh krem dö la krem oldum mu iyicene:))kendimi yerlere atmak istiyorum o derece yani:))tmm kabul ben acıya pek de dayanıklı değilim ama bu öyle böyle bişey değil yani...
          neyse bacağımı da aldık yanımıza  MRa gittik.Allahım!!!o da ayrı bi gezegen...o diazemi almamış olsaydım beni kimseler sokamazdı herhalde o kabir gibi şeyin içine:)girerken bi baktım sağa sola ı ıh dedim buraya göz açık girilmez!!!sımsıkı yumdum gözlerimi ...içimdeki ses çok uğraştı gözlerimi açmam için ama ısrarla dinlemedim onu:)sanki bi açarsam kıyametleri koparırım gibi geldi:)ne kadar sürdü bilmiyorum..tek bildiğim ezberimde çok az dua varmış...ben de bildiklerimi defalarca okudum...sonra altımdaki şey hareket etmeye başladı...sanki çık çık bitmiyor:)en nihayetinde ağrı kesici ve diazemin etkisiyle eve döndüm...kafayı koyduğum gibi yatmışım...MR sonucunu bu akşam alıp yarın yeniden doktora gideceğiz...bu sefer karizmayı çizdirmemek için kesinlikle ağrı kesicimi alıp gidecdeğim tabii ki:)
hertürlü bilgiyi yazacağımı söylemiştim öyle de yapıyorum:
eşim bağkur emeklisi.. faydalanalım dedik..zaten şükürler olsun ki ailecek pek de ciddi anlamda hastaneye ihtiyacımız olmadı şimdiye kadar ,o nedenle prosedürünü de bilmiyorduk...eski usul vedikleri karneleri aldık gittik,işe yaramıyormuş onlar artık:)hastane linki yukarıda vardı.doktor ise eşimin zaman zaman takibettiği sağlık programlarından ismini duydugu op.dr.ayhan kara.mütevazi tavırları eşimin hoşuna gitmiş..göz yaşlarımın arasından görebildigim kadarıyla evet mütevazi bi havası vardı:)) ücret olarak: 2 iğne için 24 tl,muayene için 60 tl, MR içi 100 tl ödedik..bunlar sgk anlaşması çerçevesindeki fiyatlarmış..şimdilik aktaracaklarım bu kadar.don't cry for me argentina eşliğinde .....


nereyeeeee daha cadı vardı...konsepte de pek uygun düştü hani:))

14 Aralık 2010 Salı

africans çanta ve bizim evin halleri:)


benim gibi hobi aşıkları bilirler,geceler bizim için en verimli zamanlardır.bu nedenle erken uyumak gibi bir durum sözkonusu değildir bizim için.eh buna bağlı olarak sabahın erken vaktinde uyanmak da büyük  problemdir..mesela ben çoğu sabah köstebek modunda uyanırım.ilk yarım saat gözler yumuk,surat düşük,gard alınmış ,ses ayarsız...ama nadiren de olsa durum tersine döner.işte o sabahlardan biri:
-anne.anneee.anneeeeee!!!
-hı... ne!
-kalk hadi sabah oldu.
-saat kaç
-06.30
-git onbeş dakka sonra gel..
-tmm.
on beş dakika sonra;
-anne..anneeee.anneeeee!!!
-hı..ne!!!!
-kalk sabah oldu.
-saat kaç
-06.45
-hıııı.tmm.çekilebilirsin...
-nereye yaa bari referanslarıma baksaydın!!!(bunu söylerken  o kadar ciddi ki,sanırsınız dragons'den türkiye ayağına katılmış:)
-hönk!!!!:)))
canım kızım az ama öz espri yaptığı için sabahın köründe de olsa bu anı kaçırmak istemedigimden en azından gülümseyerek uyandım bu gün..



 hıı bişey daha..itiraf etmek gerekirse bloğumda acı keder dert ya da tasalarımı paylaşmayı sevmiyorum..sloganım:gülen yüz:))ama bunu paylaşmakta fayda gördüm..aslında yaklaşık bir buçuk aydır tarifi zor acılar içindeyim..benim gibi  kendisini çok dinlemeyen tipleri başkaları da dinlemiyor doğal olarak:)yıllardır belimde yuvasını kuran sevgili fıtıgım artık taşınmaya mı yayılmaya mı karar verdi bilemiyorum ama son bir buçuk aydır sol bacağımda müthiş ağrılar var...belimdeki fıtıktan şüphelensem de oralı olmamak için çok direndim ama artık günde üç tane ağrı kesiciyle iş görür hale gelince eşim duruma el koymak mecburiyetinde kaldı:)yarın doktora götürecek beni.iykkk, sevmiyorum doktora gitmeyi!!!teşhis ve tedavi aşamalarını sizinle paylaşmak istiyorum.belki benim gibi ağrı çekipte ne yapması gerektiğini araştırmaya üşenen başkaları da vardır ve belki faydası dokunur:)

                                      


tmm bizim evin hallerinden çıkıp sevgili africalı kardeşlerimize bağlansın artık konu...evvelce taslağını hatta pek çok defalar bitmiş hallerini de gördüğünüz africans takımı bu kez sevgili owl için tasarlandı ve bitti...


son olarak sevimli cadıdan minik bir taslak..


12 Aralık 2010 Pazar

vladstudiolar yeniden ve minnak şeyler


yine bir leyya bags sever için ,sevgili eda için, yeniden çalışılıyor vladstudiolar..evvelce eda için yine bazı tasarımlar yapmıştım ama hangileriydi??? biri  buuu   öteki  buuu ...ayrıca yine bir vladstuio daha ,veee başka bişeyler daha vardı sanki ama tam olarak hatırlayamıyorum:)(bunama belirtileri:)gördüklerinizi biri açık ,diğeri koyu renk denim kumaş üzerine azcık farklı kombinasyonlarla çalıştım...bir de süpürgeli cadı var yolda kiiii , nasıl şeker bişey oldu anlatamam:)aplikesi bitsin paylaşırım onu da..


yanlış hatırlamıyorsam bu iki  çanta edanın kızkardeşlerine hediyesi olacak..güle güle kullanın sevgili edanın kız kardeşleri:)


mutfakta ıvır zıvır biriktirmeyi sevmem..içeriği tüketilen plastik ,cam vs kaplar hooop köye yollanır,orada haftasonu gelen misafirler bahçeden topladıklarını bunlara koyup götürürler..böyle bir  kap sirkülasyonu var bizde..lakin geçende alt kat sakinimizde gördüğüm bu soda şişelerine pek içim ısındı..bi tane verseeeee !!!dedim, iki tane göndermiş sağolsun..şimdilerde nereye gitsem peşimden sürüklüyorum onları.mesela şu an televizyonun üzerinden bana bakıyorlar:)))


bu bardakları da geçenlerde ümraniyede bi ıvır zıvırcıda buldum..tanesi bi milyon..camları dokunsan kırılıverecek incelikte..ama olsuuun sevdim ben onları:)çay ,nescafe doldururken çat diye kırılıverecekler diye ödüm kopsa da idare ettikleri sürece onlarla keyif çatacağım artık..

ı was in london- back pack-


geldi geliyor gelecek derken gelip çattı koca kış.. dışarıdan mütemadiyen vuuuuiuuuuvvvv efektleri işitiliyor:)çamlıcada yer yer kar birikmeye başladı bile..sanırım yarın sabah bembeyaz bir güne uyanacağız:)aksini düşünmek bile istemiyorum zira cancan oğlum bu günü garfield gibi cama yapışık geçirdi..kar arttıkça sevinç çığlıkları yükseldi, azaldıkça öfke duyguları...o nedenle yarın için yumuşacık ve bembeyaz bir hava umudediyorum...


bu sırt çantasını yine taaaa yazın dikmiştim..sevgili seda için.sedacım sağolsun çantalarıma gösterdiği ilgiyle, beni hep motive etmiş, hatta kendimi geliştirme noktasında büyük katkısı olmuştur..ilk portföy çantaları (başta olur mu olmaz mı tarzında kem küm etsem de :)onun arzusu doğrultusunda dikmiştim...sonra portföyler gelişip clutch çantalara dönüştüler...bu yaz yine denemedigim bir şey , bir sırt çantası istediğini söylediginde ben yine  kem küm moduma girmek üzereyken bana porföylerin hikayesini hatırlattı..eh peki deneyelim bakalım derken sonuçtan bayağı bi endişeliydim aslında..sırt çantası nireee, portföy nire:)

                                 

yazlıkta olunca örnek ve materyal bulmak biraz sıkıntı...kızımın sırt  çantasına bi iki bakış attım ama ,ı ıh.. benim için fazla alengirliydi...en nihayet evde bıraktığım kendi sırt çantamı hayalimde evirdim..çevirdim...hayalimde kalıplara ayırdım..hayalimde ölçülendirdim...sonra bu hayalleri elimdeki kumaşa uyguladım.bi baktım ,çanta kucağımda:)))


saplarda çuvalladım biraz:)yazın o sıcak günlerinde eminönüne gidip ayarlanabilir saplar yapmak için gerekli  aparatları almak zordu çünkü..



sonuç olarak;iyi ki seni dinlemişim sedacım:))

8 Aralık 2010 Çarşamba

clutch gotic


gotik yazı karakterleriyle ve ortaçağa has figürlerle desenlendirilmiş ithal kumaştan bir clutch daha...elde taşımak için uygun boyutta.ebatlar :genişlik 32 yükseklik 22 cm civarı.(arzu edildigi takdride belirtilen ebatta sap eklenebilir)

üstte makro detay altta iç görünüm.bu gün uzun uzadıya yazamıyorum.kafanız dinlensin eccük:))africans ilerliyor bu arada..onun ardından vladstudio çalışılacak ,sonra da süpürgeli bir cadı kiiii çok şeker bi cadı olacak:))


fiyat aralık ayı boyunca 40 tl

6 Aralık 2010 Pazartesi

dokunulmaz günler...



hani bazı günler vardır...dokunulmazlık istersiniz de ortam gereği bunu ifade etmekten kaçınırsınız...ya da  dikenlerinizi çıkarmışsınızdır da , alenen batıracak adam arasınız etrafınızda..itinayla adam kaşıma modunuzda ve ya  birilerine gözdağı verme çabasındasınızdır...hiç biri değilse de esprili bir gününüzdesinizdir:)işte bu clutch çantalar tam da o günler için:))


satıcı görür görmez ilgimi çeken bu  kestane balıklarının (bu adı onlara eşim verdi:), vakko tasarımı ve üretimi oldugunu söylediğinde şaşırdım. kumaşlarla o kadar içli dışlı olmama rağmen vakkonun kumaş tasarımı ve  üretimi yaptıgını hiç duymamıştım..(sanırım bu bilmezliğimi markalara karşı kayıtsızlığıma bağlayabiliriz:)..hatta içimden bir tür pazarlama raconu olabilir!!dedimdi satın alırken..sonrasında internette küçük çaplı bir araştırma yapınca yanıldığımı anladım..aman en kötü yanılgım böyle olsun:))zaten sağolayım ben hep gider böyle  maliyeti yüksek janjanı az şeyleri beğenir ,sonra da çevremden 'ay sen buna mı bu kadar para verdin!!!hay Allah seni n'apsın!!!'bant kaydını dinlerim...işte siz blogger arkadaşlarımı  sevmem için bir neden daha..hiç biriniz bigüne bi gün''ama leyya şunun da şurası şöyle olmuş ''demediniz...sizi ne kadar sevdiğimi daha evvel söylemiş miydim blogger arkadaşlarım:)


 tmm ..olayın duygusal boyutuna  da vurgu yaptıktan sonra devam...kumaşları evvelce de denediğim gibi çift yönlü kombinledim.bi defa çantaların duruşlarını çok begendim...kumaşın dokusuyla çantanın formu çok uyuştu .kimi zaman çok güzel dikilmiş bir çantadan hiç de iyi resimler almak mümkün olmuyor.kumaşın katı ,kıvrımı ,kesimi ,deseni ,olduğundan çok farklı gösteriyor tasarımı.mesela çok severek çalıştıgım haritalı kumaşım güzelliğini resme yansıtmadı bir türlü...belki yüzlerce poz çektim ama ı ıh...oysa bunlar çok kaprissizdiler bu konuda.bir iki çekimde istediğimi aldım:)(bugün de amma yazdım haa:))

bu da siyah ağırlıklı bir kombin..astara kıyamaya kıyamaya kırmızı puantiyelerimi kullandım..neyseki menbaı bende:))

aralık ayı boyunca her birinin  fiyatı 30 tl