30 Aralık 2012 Pazar

Leyya!Ah Leyya!


aouvvvv!ne çok zaman olmuş ben buralara uğramayalı.vallahi facebook ve instagram yüzünden oluyor hep böyle.paylaşımın çok daha pratik yollarını bulmuş elin oğlu ben n'apıyım ! bir vakitler blogumun izleyici sayısı yerlerde sürünürken ,bir gün 1500lere gelebilirsem sokakta bana bulaşanlara bile 'bana bak banaaaa! sen benim kim olduğumu biliyor musunn!'diyeceğim sanırdım :) ama hiç de öyle olmadı nedense...hala kendi halinde, gariban blogger olmaktan başka bir blogumun oldugunu ben bile zaman zaman unutur oldum.neyseeee ama neler oldu bu süre zarfında neler yanii.toplaşın bakalım,hepsini tek tek anlatacağım...


önce lise son sınıf öğrencisi cancan kızım sayesinde tabletli oldum .okulun kendisine verdiği tableti biricik annesine hediye etti cancanım.epey zaman kullanmakta güçlük çektim.günlerce vızıldayıp durdum, ben bu aleti kullanamıyorum diye.o kadar ki google sayfasını açıp, arama çubuguna google yazacak kadar acemilik dönemi geçirdim:)facebook kullanmakta çok sıkıntılıydı.instagram helee zühre yıldızı kadar uzaktı :) sonra sonra öğrendim kii bu programları ana menüye indirmek lazımmış.g-mailimi ,facebooku,instagramı,twiterı indiriyorsunuz...ulaşım son derece basit oluyor.daha güzeli hesaplarınıza gelen bildirimler diiit dittt sinyaliyle anında size bildiriliyor.(acaba bu sinyal sesi değiştirilebiliyor mu? bak şimdi.beyziiiiii!çabbuk gell!:)neyse ...aynı aletle fotograf çekiyor,istediginiz hesabınıza ekleyebiliyorsunuz.türlü türlü de efektler var yanısıra...işte bu nedenle fotograf makinemden ayrı düştüm ama sanırım bu hevesi atlattıktan sonra yeniden onu boynuma asarım.bu resimler dosyadaki son resimler ,bundan sonrakiler tabletle çekilmiş daha düşük kaliteli resimler olacak muhtemelen.şimdiden afınıza sığınıyorum.işte böyle teknolojiyi sonradan sonradan keşfedince buldumcuk olunuyormuş efem :)


çantalar bildiginiz kumaşların farklı bölgeleriyle çalışılmış messenger tipler.isteyenler detayları emeksensin ve etsy hesaplarımda görebilirler .uffff bu ay korkunç bir yoğunluk oldu.özellikle etsy aracılıgıyla artan siparişlere bir de buradan kıramadıklarım eklenince tam anlamıyla atölye kuşu oldum.kes, doğra, dik ,paketle,kargoya yetiştir...vallahi canım çıktı.son bir kaç gündür hafif bir tatil moduna girdim...ama kesmekten ve dikmekten uzak kalamıyorum yine de .ara ara atölyeme çıkıp en yeni kumaşlarla taslaklar dikip yığıyorum üstüste.


oooo!!! bombayı sona sakladımm:)gördüğünüz bu güzellik artık bizimle yaşıyor.maalesef sokaga terkedilmiş , kendisini bulan üniversite öğrencisi sevgili Buket ,facebook aracılığıyla onu sahiplenecek birini araken denk geldik birbirimize.Buket epey zorladı beni sahiplenme sürecinde.hatta bir ara artık 'bu kız bu kediyi bana vermeyecek!'diye içlenmeye başladım.meğer samimiyetimi ölçüyormuş :)neyse tüm sınavlardan alnımın akıyla çıkınca vermeyi kabul etti...bu kez de bir öğrendim kii Buket İstanbulun bir ucunda ,ben diğerinde...haydaaa.geceler boyu planlar döşedim:)en sonunda bir salı günü sabah herkes işine gücüne gittikten sonra düştüm yollara.ilk kez metroya bindim.o da ayrı bir macera oldu.kendi akbilimi okul bitince anahtarlarımla birlikte kaybettim.yıllar evvel eşimin elinde başka bi akbil görmüştüm,evi tırım tırım arayıp onu buldum ama metroda kullanılıp kullanılmadıgını filan hiç bilmiyorum:)dolu mudur boş mudur onu da...neyse Allahtan düşünmüşler de metronun yanına gişe koymuşlar:))doldurdum onu her ihtimale karşı,metro vızır vızır işliyormuş ayy.hiç beklemeden atladım birine.gideceğim yer İstanbul'un sınırı bana göre Edirne filan  yanii...bi yandan tırsıyorum,evde kimsenin haberi yok, bi kedi uğruna düşmüşüm yollara ,daha önce hiç tek başıma gitmedigim kadar uzak ve yabancı bir yere gidiyorum.üstelik hiç tanımadıgım biriyle buluşacağım ..ya gittigim yer ıssız bir yerse ya tek bayan gelmezse..ya yanında biri varsa.ya bunlar eteri burnuma dayayıp beni hall ederseler:)daha ne senaryolar dönüyor kafamda...bi deee sanıyorum ki burdan bindigim metrodan  hoop Büyükçekmecede ineceğim...ay sen bi baktım 10 dakika sonra bütün yolcular iniyorlar...hadi canım B.çekmeceye gelmiş olamayız bura nere filan oldum.meğersem aktarma diye bişey varmış...sordum birine de öğrendim.gittim başka bi duraktan başka bi metroya bindim.daha da inmem sanıyorum ama öyle değilmiş işte:)kaç kez indim bindim hatırlamıyorum... ikinci binişimde du şu kızı arayayım da o da hazırlansın dedim ,aldım teli elime ,aradım numarayı, ahadaranzaaaa!!!!tel arama yapmıyor!sen bürodan telefon faturamı ödemeyin,telefonum da aramaya kapansın.yaşadıgım dehşeti anlatamam yeminle.nan ben şimdi ne halt etcem !!!bi an 'durdurun metroyu inecek varrrr' diye bağırasım bile geldi Allah sizi inandırsın:)neyse toparladım biraz ,baktım yanımda iki genç kız .dedim yavrularım, durum böyleyken böyle,şu ablanıza bi telefon verin .sağolsun verdi teki. biraz toparlamışım yaa ,teli de almışım , ''o kedi buraya gelecekkk!'' moduna bağladım yeniden.konuştuk Buket'le , ona da dedim benim durum budur.sağolsun her 10 dakikada bir aradı beni...neyse efendimm az gittim uz gittim dere tepe düz gittim en nihayet metrodan sonra bir de kısa otobüs seyahatinden sonra vardım menzile.elimde kedi puseti ,şaşkın şaşkın etrafa bakınırken sevgili Buket buldu beni,oturduk biryerde iki çay içtik,ben sabırsızım tabii kediyi görmek için.Buket onu pusetten çıkarttı  bu öyle terdirgin öyle korkak kii,kafayı gömd Buketin göğsüne ben  yüzünü görebilmek için agucuklar bugucuklar yaptıkça bu iyice gömüyor kafayı kızın göğsüne.sanırsın utangaç bir bebek :)o haline resmen aşık oldum ben bunun.yarım saat kadar oturduktan sonra Buket onu pusete yerleştirdi,öpüştük ,ayrıldık...yeniden aktarmalı yollara revan oldum.dönüşte bazı güzergahlar korkunç kalabalıktı,bu sıkıldı tabii pusetin içinde,bir de yabancı bir insanevladı (ben) ikinin biri deliklerden bucaklardan ona bakmaya çalışıyor,dellendi iyice.miyavv da miyavv,tırnaklarını deliklerden çıkartıp kurtulmaya çalışıyor...oğlum dur, oğlum sus diye diye güç bela döndüm.bir de ağırrrr.1.5-2 yaşlarındaymış veterinerin dedigine göre.neysee aldım geldim bunu eve yaa bu sefer de evdeki macera başladı..efendim ben bunu evde kedi istemeyen eşime rağmen gizli gizli gidip aldım getirdim...o da ayrı bir olaylar örgüsü ama yoruldum inanın yazarken.ikinci bölümü sonraki yazılarımda anlatırım.


 hıı bu arada tmm uzun bir ara vermiş olabilirim ama şu yazı rahat rahat 6 aylık açığı kapatır kanımca:)hatta bölüm bölüm okuyun bence,yorulmazsınız.(böyle de düşünürüm ben okurlarımı:)

4 Aralık 2012 Salı

pabuç tutkumdan bahsetmiş miydim ?

 
size ayakkabı tutkumdan bahsetmiş miydim daha evvel.hiç sanmam gerçi.son yıllarda tüm servetimi kumaşlara , tüm boş vakitlerimi de çanta dikmeye ayırdıgım için bu tutkum ööylece suskun suskun bir  aklımın bir köşesinde pısmış kalmıştı.ama son günlerde özellikle internet üzerinden rastladıgım reklamlar beni fena halde çarpmaya başladı .üstteki oxfordlar Pink Avenue adlı bir butikten .facebook üzerinden gördügüm reklamları nicedir dürtüp duruyordu en nihayet dayanamayıp bunları aldım.hoç aldıgımın ertesi günü 50 tl lik bir indirim oldu aynı pabuçlarda ama kara bahtım kör talihim deyip geçiştirdim,ne yapayım :)
 

bu da zürefanın düşkünü yazlık ayakkabı alır kış günü babından bir alışveriş.Studio Rain ürünü ve el yapımı olan bu pabuçlar da çantalarımın satışını yapan New'in Butik'ten .alalı bir ayı geçti ama ev dışında giyinmek mümkün olmadı .ömrüm varsa şayet bir dahaki yaza eskitirim artık.

bu arada yine son günlerde keşfettiğim indirimlr.com  adlı siteyi de dikkatle takip ediyorum .bakalım oradan neler çıkacak karşıma :)