31 Mart 2011 Perşembe

so chic serisi...


tam binbir hevesle yeni bir seriye başlamıştım kiiiii...maalesef aynı günlerde 6 aydır süregelen belfıtıgı ağrılarım artık dayanılmaz bir hal aldı... an itibariyle yoğun bir dinlenme sürecindeyim.hemen bütün günümü  tvnin karşısındaki üçlü koltukta ikiseksen yatarak geçiriyorum.artık müge anlıdan tutun ,yalçın ağabeyden çıkın , ne kadar abuk ubuk programlar varsa benden sorulur.kimi zaman telefona sarılıp canlı yayınlara katılasım;
-katil kesinlikle bu kadın!!!!ağzını burnunu eğip duruyor..hem çok da saldırgan..
-nah şuraya yazıyorum kızı şu sol tarafta oturan adam kaçırdı!!!potansiyel sapık tipi var...
-yokkkk o besinler kesin gdolu..yimeyin arkadaş...
-hadi beaahhh !!!bu kadın seni niye alsın küüü...tarzında katkılarda bulunasım var..

bu katkılardan!!! başka, bir de marankiye teşekkür telefonu açmak istiyorum...bir pogramda vücudumuzdaki parazitlerden bahsetmişti...o günlerde oğlan da hastalık nedeniyle evde istirahatteydi..bu ,tırnaklarını kemiren oğlumu vazgeçirmek için bulunmaz bir kozdu.afbuyrun ama kaçıramazdım:)oğlanın ve kendimin ruh sağlığını tehlikeye sokmak pahasına derhal internet adresinden videoyu buldum...ikimiz birlikte öğüre böğüre izledik...sonuç; kesilecek boyutta olmasa da tırnaklar uzadı:))


işte böyleee..bu gün canım oğlumun  tiyatro gösterisi var.hem de iki tiyatro birden sergileyecekler.biri çanakkale, diğeri osmanlıda adalet temasını işliyor...onu sahnede görmek için iki büklüm de olsam gideceğim..hem anneler ne içindir ki:)


evet tmm çantaya geliyorum...bu seri için bir çok hazırlık yaptım...kombinasyonlar oluşturdum..kimilerini aksesuarlarla zenginleştirmeyi hayal etim...kestim ,doğradım...gel gelelim tam dikim aşamasında iki büklüm kalıverdim:)nadiren kendimi iyi hissettigimde minik dokunuşlar yapsam da, henüz sadece iki tanesini tamamlayabildim.


tam anlamıyla şeker kız candy formatında çantalar oldular.ebatlar günlük ihtiyacı taşımak için uygun ...ama daha fazlasını değil...özel günler ve gecelerin vazgeçilmezlerinden olan siyah beyaz kıyafetlerle çok uyumlu olacağını düşünüyorum...sırada bi dolu versiyonu var.. umuyorum şu 10 günlük dinlenme sürecinde toparlanır ,ameliyat olmaktan kurtulur, yeniden keyifle makinemin başına otururum...

29 Mart 2011 Salı

ı was in paris ve polka ve ben!!!


biliyorum biliyorum...geçen haftayı resmen şişirdim..ama bi sorun .niye???sorunsanızaaaa:)


belfıtığı ağrılarım pik yaptı yine.hoç hep elleri yakamdaydı ama geçtigimiz hafta iyice ümüğümü sıkmaya başladı...avuç avuç ağrı kesiciler, kasgevşeticiler de bonibon mesabesinde kalınca cumartesi acile zor attım kendimi..daha doğrusu attılar beni:)yine serum, muayene vs .yine mr istendi...bugün sabahtan yine o kabirimsi aletin içinde buldum kendimi...ağrıdan geberirken hiç kıpraşamamanın skıntısına ,o daracık deliğe tıkılmak eklenince daha bi çekilmez oldu sanki...ibrahim sadrinin sen içerdeyken ben şiiri geldi aklıma:)kimbilir ben içerdeyken sizin bir kısmınız çiçeklerini suluyor ,belki bir kısmınız soğan doğruyordunuz:)külliyetli bir kısmınız bloglar arası sörf yapıyorken, bir kısmınız da örgü ya da dikiş dikmekle meşguldünüz...ayhhhh vallahi yine o yeşil reçeteli ilaçtan kaynaklanıyor bu geyik sarmalı:))))


hıh bir de dns ayarlarında bir sorun oldu.bi süre internet bağlantımız kesildi.dnsden kaynaklanabilir düşüncesiyle kurcalayınca tahminimde yanılmadıgımı gördüm...sonrasında girdigimiz dns ayarlarıyla da bloğuma giremez oldum...yasağın kalktıgı filan yok yanii..o mahkeme kararıyla........ yazısı duvar gibi  yerinde.digitürk böyle bir haber fısıldadı, bir kaç gazete de verdi coşkuyu...biz de bloglarımız açıldı sandık:)pehhhh!!!gazımızı almışlar hepsi o...ağrım sızım da çok oldugundan ancak bugün yeni  dns ayarlarını girdim...


çok uzattım...çantaları cumartesi acilde serumu alıp bir geceliğine de olsa güzelleştigimde bitirdim...eşim evde olmayınca, çocuklar uyuduktan sonra çılgınlar gibi diktim...diktim...diktim....tabi sabahında emekleyerek çıkabildim yatağımdan...bütün gün ağlamaktan gözlerim kurbağa gözü gibi pörtledi :)ama var yaa pörtlek göz de yakışıyor bana ha:)


bak yine aynı mevzuya kaydım.amaaaan insanın ne derdi varsa gündemi o oluyor işte:)


tabii bu arada okul mokul,staj mtaj hakgetire....doktorun dedigine göre ilaçlarımı alıp ,10 gün boyunca iki seksen  kıpraşmadan yatacakmışım...ne kolayyyyyyyy....


clutchlarla ilgili tüm detaylar emeksensinde ve pasajda mevcut.daha da buraya yazmam:))
yeniden yazıncaya dek başta kendime olmak üzere (önce can:) tüm ziyaretçilerime esenlikler dilerim:)

23 Mart 2011 Çarşamba

sakarya-fırat gecesi


çarşambaları sakarya-fırat  gecesi bizde.



son dönem trt dizilerinin çoğunu  takdir etmekle birlikte, kaçırmamaya gayret ederek izledigim en favori dizi sakarya-fırat...geçtigimiz yaz çocuklarla birlikte tekrarlarını izlemekle başlamıştık...hem de ne izleme...tvnin önüne dizim dizim dizilip,salya sümük modunda...o derece etkili bir dizi...uzman çavuş osman kanat,muherrem ve mahmut ikilisi,laz başçavuş durali ,edebiyat öğretmeni assubay hakan ,hatta karakolun eşşeği kadife....hepsi evimizin adamıymışcasına...hangi birinin başına bir iş gelse,hangisine bir hain kurşun isabet etse sanki evimizin adamı vurulmuşcasına sızım sızım sızlıyoruz...

son bölümde sarı hoca vuruldu mesela...bu hafta heyecanla kurtulmasını bekliyoruz...diziyi bu denli içselleştirmemizin nedeni malum...son derece realist olması...güneydoğu gerçeğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor olması...güneydoğu sınırında askerliğini yapan vatan evlatlarının sergilerdikleri kahramanlıkları,teröre karşı verdikleri savaşı sergiliyor olması... önerim;kaliteli bir osman sınav yapımı olan diziyi izleyin..izletin...


Allah tüm askerlerimizi korusun...evladı asker olan anaların babaların yüreğine genişlik versin...mehmetcik yolu bekleyen herkesi sağ salim kavuştursun beklediğine...şu askere tetik çekene de akıl, fikir, merhamet versin...yok duadan nasipleri yoksaaaa,kırılsın o parmakları...toprak olsun bedenleri...

22 Mart 2011 Salı

best model of the leyya


model kızımız huzurlarınızda...çok emek gerektiren bir çalışma olmasına rağmen çalışırken en çok keyif aldıgım model oldugunu itiraf etmeliyim...


kol kısımlarını nasıl aplike ettigimi soranlar olmuştu...bu detay sizin için efem...bilhassa sihirli makas için ...


bu da  profilden....


sevgili pelinin ricası  üzerine ilk kez fermuar olayına girdim.aman ya Rabbiiiiii!!!onu oraya ne hallerle diktigimi anlatmayacağım..(denemek isteyenlerin hevesini kaçırmamak adına)doğal olarak çok profesyonelce oldugunu iddia etmeyeceğim.sadece şu kadarını söyleyebilirim iyi ders oldu bana...bi daha hiç bilmedigim bişey için ''tabiii yapmaya çalışırım'' demeyeceğim mesela:))))


polka bu kez astar oldu...


işte böyleeee...bir çalışma daha bitti gitti işte...güzel günlerde kullanmanı diliyorum sevgili pelin...

21 Mart 2011 Pazartesi

kuzucansu


ayhh kaç gündür şu mampir (ya da vampir.. amaaan ne farkeder ki:)müsveddesini görmekten gına geldi:)bi kaç gün daha kalırsa mazallah beni fanatik sanıp kapıdan bacadan dalıp beni dişlemesi ihtimalini de düşünerekten bu konuyu iç etmem gerektigine karar verdim:)güle güle mampir kardeş merhaba kuzucansu:)))



her ne kadar fazla tv izlemesem de görünce takılıp kaldıgım bir kaç şey var şu mampir dışında...mesela  avrupaya yayın yapan bir kaç kanaldaki gizli yüz oyunları...ay beni deli edecekler...her defasında görünce kaçıyorum ama o merak var ya o merak iki dakkaya kalmadan vakumluyor beni sanki..o gizli yüzü bulmazsam öleceğimi filan sanıyorum ...o derece:))ahanda bak buldum 13 numarada. ohhhh!!!hoşçakal geveze , pis ve kırıtık adam....



şunun şirinliğine bakın ya hu...içim gidiyor böyle şeyler denemek için ama buna da bulaşırsam artık hobiden boğulan ilk kadın olurum herhalde.hayır, bünyem kaldırmıyor artık.kaç gündür elimi kumaşa süresim yok.(kaç gün dedigim de var ya maksimum bi gün:))



af buyrun, bu ikisi de böyle görünümleri işte:)özellikle alttaki azcık uzak gelecekteki halimi andırıyor sanki..belfıtıgı insanın yeme değil ama hareket özgürlüğünü büyük oranda kısıtlıyor malum...


bitmedi bir adet de palyaçomuz mevcut..


gelelim bu güzellikleri ortaya çıkaran kimdir sorusunun cevabınaaaa...efendim amigurumi forumu çoklarınız bilirsiniz.işte benim sevgili alt kat sakinim de uzun süredir bu forumun üyesi...oradan aldıgı esintilerle  iki günün biri böyle hoş gurumiler yapıp  hem kendi çocuklarını hem de etrafımızdaki ufaklıkları mutlu ediyor...(bundan sonraki kısım tamamen alt kat sakinimle benim aramdadır efem.siz okumayın:)

asiiiii  keşke ben de ufak bi kız olsammmm..keşke sen bu kuzucansuyu bana versennnnn...yok sen küçük bi kız değilsin sana vermem dersennnnn....kediyi kendi ellerimle tutup çamurlara bulayıp kapının önüne astıgın o bembeyaz çamaşırların üstüne salmazsammm  bana da leyya demesinler...annadın sen onuuuu:)))

18 Mart 2011 Cuma

bi defa edward gibisi yok!!!


son zamanlarda bloggerlar arasında bir mim dolaşıyor...cevaplardan aklımda kalan tek şey  o yaaaşuklu  artist resimleri...en beğendiginiz artiz ya da gizli aşkınız sorusuna cevaben konmuşlar hani ya...hoç fikrimi soran olmadı ama ben ısrarla bu konudaki fikrimi beyan etmek istiyorum...çünkü arkadaşlar bu konuda çok yanlış yapıyorsunuz ...çoookkkk:)))

bi defa edward gibisi yok..hani şu alacakaranlığın mampir edwardı...(ee bu herifin burnu yamuuukkk..amaaan neyse ne:)

bi defa adamın yeme içme derdi yok...dolayısıyla ''ayhhh akşama edwarda ne pişirsem!!'' derdi ya da ''edward gülüm ayşama sana ne pişiriyim'' gibi kasan sorular yok...hem sonra edward gecenin kör vaktinde ''canım sucuk çekti sen yat ben yerim '' diyerekten evi leş gibi kokutmaz...

sonra mesela ,en konsantre anınızda sizden çay ya da kahve beklentisine girmez..

ya da yemeğin üzerine ister zengin ol  ister fukara muhabbetine girip ortalığı dumana boğmaz...

ayrıca edward terlemez, dolayısıyla teke gibi kokmaz...

geceleri edwartı dürtüp'' kak edvardım aşağı kattan tıkırtılar geliyor'' demenize gerek kalmaz...çünkü edward zaten hiiiç uyumaz...olası hırsızı bahçe kapısında yakalar, bi zumrukta teee kriptona gönderir...

caaanım edward yemek yemediği için hacette gidermez...dolayısıyla ardından gönül rahatlığıyla helaya girebilirsiniz...

sizi ''nerde kaldın uleyynnn!!!''ya da, '' iki saattir kapıda ağaç oldum!!!'' nev'inden laflara muhatap etmez...çünkü edward  kapıdan giremezse bacadan ,o da olmazsa pencereden girebilir...üstelik son derece müşfik bir  tavırla...

edeplidir...gereksiz yakınlıklara pek tevessül etmez...(çünkü göstermese de edward 100 küsür yaşında:))

yazlıkta tamirat yapası geldiğinde tut şunun ucunu döşeyelim abi tarzında sizden yardım istemez...dolayısıyla  güneş en tepedeyken  ne sizi ne de kendisini amele yanığına maruz bırakmaz...

sizi toplu taşıma araçlarına muhtaç etmez...terkisinde uçarsınız, kaçarsınız...

size piyano çalar...görünmez olabilip sınavlarda size kopya verebilir...

kevin costner ya da sowyer  kadar olmasa da ucundan kıyısından yakışıklıdır ...

artık bu kadar artı değerden sonra ''e ama edward ısırırrr!!!''derseniz...puhh size...o kadar kusur bey oğlunda da olur...daha  da hayran olmayın siz:)))

ps:aman haaa yazdığım olumsuz özellikleri kendi hayatımdan çıkardıgım gibi bi yanlış anlama olmasın ...zinhar eşimin günahı alınmasın...büyük çoğunluğu muhtelif zamanlarda ve muhtelif mekanlarda gözlemlediklerim ve hayal gücümün marifetlidir:)


kızkızdan bir tane daha çalıştım bu hafta..sevgili handan için...


resmi prosedürler bitti nihayet..atık bilfiil staj yapıyorum.müthiş keyifli birşey...11 sınıflarla birlikte edebiyat derslerine giriyorum, öyle sevecenler ki görür görmez hemen sıralarında yer açıyorlar benim için:)hocalarıyla da ilişkileri çok olumlu... liselilere karşı biraz önyargım vardı başlamadan önce...açıkcası tırsıyordum :)ama bir kaç dersten sonra yanıldığımı gördüm...daha hoşu staj yaptıgım okulda sözleşmeli öğretmen  olarak çalışma imkanımın oldugunu öğrendim.pek sıcak bakmadıgım öğretmenlik mesleğine giderek ısınıyorum galiba...kimbilir belki  de büyüyünce öğretmen olurum:))))

16 Mart 2011 Çarşamba

clutch pop art _no man no cry_



ben kendimi bildigimden dikiş olayında kullandıgım her aletten bazen çifter bazen üçer beşer alırım...mesela dört  tane makasım var...dağınık oldugum için heryere bir tane atıyorum,böylece hiç makas arama derdim olmuyor(du):)eveli gün bi tanesini ,en değerlimi, düşürdüm...artık kesemiyor...haliyle makasların sayısı üçe düştü...öyle bıçak sırtı bir denge kurmuşum ki bu dört makasla ,şimdi  elimi attıgımda bi tane makas bulamıyorum nasıl oluyorsa:)doğal olarak elime bir makas geçiremeyince sinir oluyorum....



mail kutumu açınca yüzlerce gereksiz mail görüyorum...sinir oluyorum...gereklileri ayıklayıp gereksizleri silmeye vaktim olmadığından pek yakında binlerce, biraz uzak gelecekte on binlerce olacaklarını düşünüyor...daha bi sinir oluyorum...bu mailerin büyük çoğunluğu facebook bağlantılı...onların arasında kimi zaman okumam gerekenleri gözden kaçırdıgım için çok sinir oluyorum...

hıh facebook demişken...haberdar edilmeden hiç ilgi duymadıgım guruplara dahil edilmekten....fotograflarda etiketlenmekten...gel farmville ya da başka oyunlar oynayalım çağrılarından...abuk  sorulardan...sinir oluyorum...oyla!!!!beğen!!!gel!!!git!!!hopla!!!zıpla!!!üye ol!!!!mesajlarına hepten gıcığım...gerçi arkadaşlar sağolsunlar oyun davetlerinden nasıl sıyıracağımı öğrettiler ...araştırmalarım sonucu gurup davetleri alınca da hemen gerekli ayarları yapıyorum artık ...ama bunlar bile angarya benim ve biliyorum ki pek çokları için....nah orda bi duvar var işte....yaz..link bırak...dökül saçıl... paylaş..ne istiyorsan yap...ayrıca maile ne gerek var...bak biz öyle yapıyoruz...kimsenin mail kutusunu gereksiz yere şişirmiyoruz...aaaaa!!!sinir oluyorum....

dur daha neler var...



sabahları bacağımda korkunç ağrılarla yattığım yerden dikelmeye hatta dikelememeye sinir oluyorum...mutfaga düşer düşmez bi lokma ekmeğin arasına peynir sıkıştırıp ilaçla birlikte yuvarlamaya sinir oluyorum...çektigim can acılarının cildime mutlaka bir şekilde yansımasına daha bi sinir oluyorum...toplu taşıma araçlarında kimi zaman boş koltuğun başına dikilip bacağımdaki ağrı nedeniyle oturamadığıma sinir oluyorum..yaşlı amca ve teyzelerin önce kaş göz imasıyla, anlamadıgımı sanınca şifahen otur kızım ,otursana deyişlerine sinir olmuyorum:)gülümseyerek mazeret bildiriyorum...denk geldiginde eşimin ya da kolonimizin diğer üyelerinin arabalarını kullansam da, şu en çok ihtiyaç duydugum zamanda elimin altında bir arabamın olmayışına en çok sinir oluyorum :)


toplu taşıma araçları demişken...tam durağa gelince düğmeye basan, sonra da şoföre durmadı diye bağırıp çağıranlara yolcuları...toplu taşıma araçlarını garsoniyer sanıp yasak ağaçtan meyve devşirmeye çalışan çiftleri...bağıra bağıra cep telefonuyla hasbihal edenleri...her cümle başına iğrenç küfürler işiltirerek konuşan kimi öğrencileri...hah bi de noğğğlur beleş binelim abeeee!!!diye ağzını yayıp yalvaran ,kabul görmeyince de şoföre yine okkalı küfürler saydıran bir diğer kimi öğrencileri...yine topu taşıma araçlarında  karısını azarlayan herifleri ve çocugunu azarlayan anneleri ,teke gibi ter , tarihi geçmiş gibi parfüm kokanları , tır geçecek yerden insana sürtünmeden geçemeyenleri hiiiiç saymıyorum hiççç:))

işte böyle...bu poki topu pardon sinir küpü haleti ruhiyemle ne kadar bağlantılı oldu bilemiyciyim ama çantanın adını da ''no man no cry'' koydum gitti:))

15 Mart 2011 Salı

biiisürü güzellik işte:)


haftasonu puantiyeli kumaş bakmaya gitmiştim...yaprak ve pop art temalı kumaşları görünce dayanamadım ,onlardan da aldım..pop art çok az kalmıştı maalesef..


dün gece dellendim...aldım kumaşları önüme, pop arttan başladımmmm...


hal böyleyken ne zamandır kesip doğramak istediklerimi  de çıkardım aradan... fırsat buldukça oturup dikmesi kaldı...


cancan oğlum iki gündür grip nedeniyle evde istirahat ediyor...bitkin,iştahsız,sümüklü bişey oldu:)bugün doktora götürdüm...dönüşte bana bu çiçeği yapmış:))

14 Mart 2011 Pazartesi

niceness (hoşluk) avant garde serisi


eveeettt iki gündür geldi gelecek geliyor dedigim çanta huzurlarınızdaaaa...ben çok sevdim bunu da.o nedenle adını ''hoşluk'' koydum...pembe tonlarındaki efsun çiçeği desenleriyle ve yumuşacık dokusuyla tam da ilkbaharın ruhuna uydu:)



iç kapağı yine kumaşın kendisinden çalıştım...daha bi  hoş oldu sanki:)çift manyatik çıtçıt kullandım ki kapak kenarları havada kalmasın...beyziyle karşıya geçtigimiz gün bu tarz clutch çantalara düzgün bir şekilde sap takabilmek için  gerekli olan aparatları da aldım.şimdiye kadar isteğe bağlı olarak ekledigim  115 cm boyundaki saplar artık kalıcı oldu...her çantaya bir sap eklemek için hiç bir engelim kalmadı:))


içimiz dışımız pembe...



yakın plan detayı...kumaşın dokusunu ve rengini en iyi ifade eden resim budur...

13 Mart 2011 Pazar

leyya kumaş-mania:)


amaaaan boşverin çanta yarına kalsınnn...bugün size yepisyeni ithal kumaşlarımı göstermek istiyorum:))bu ve alttaki nefasetleri perşembe günü alabildim..alttaki paris temalı kumaştan evelce de almıştım..hemencik tükenmiş ve ben neden daha fazla almadım diye hayıflanıp durmuştum...nihayet devamına kavuştum.şu güzelliklere bakın ya huuu:))



buncağızlarım da yerli üretim...bu gün oğlan rafların arasında dolaşırken ''anne kumaş dükkanından bile daha çok kumaş var burda.'' dedi:)..gülümsedim...benim istedigim de bu:))

başımız göğe erdi!!!!


biliyorum resim biraz yetersiz...gecenin şu saatinde içimden yazmak geldigi ve makinemde de daha anlamlı bişey bulamadıgım için kullandım:)daha detaylı fotolar yarın inşllh...

anne kız karşıya geçtik bugün...nicedir aklımda olan bir kaç metal aparat ,zülüfer (manken:) ve cağaloğlundan bir kaç kitap vardı listemde...beyzi de body world sergisini görmek istiyordu...onca cesetin arasına çocuğumu bi başına gönderemezdim herhal...

önce mercanı alt üst ettik,ardından cağaloğluna yollandık...ikimiz de etek giyinme özürlü olmamıza rağmen  rastladıgımız bir mağazadaki kot etekler pek hoşumuza gitti...anne yavru birer tane edindik aynı etekten...üstelik bu ilk değil geçen bayramda da bi örnek giyinmiştik:)artık ben mi yaşıma başıma bakmıyorum , kızın mı içi geçmiş bilemiyciyim:)))neyse ordan cağaloğluna aktık...her zamanki gibi ana kitabevinden gerekli kitaplar alındı...ve sıra body worlde geldiiiii...

buna ayrı bir paragraf açmalıyım:))Allah için, böyle bir sergiye bırak gitmeyi ,kapısına uğramak içimden gelmezdi...şahsen bu ne sanat ,ne de bilim anlayışıma sığmıyor benim...gitmek ,görmek isteyene lafım yok... bana göre değil ,o ka....sadece idealinde tıp fakültesi okumak olan evladımın hatrına gittim...neyse...girdik antrepoya,daha o laylon perdeleri aralarken mezbahaya giriyormuşum hissine kapıldım:)sıraya girdik...önümüz,sağımız, solumuz birbirinin beline dolanmış maşuklarla dolu...-şahsen sevgilim beni böyle bi sergiye getirse ''nan sen pisikopat mısın diye onu terkederdim aa!!!-dedim beyziye..gülüştük:)bi de güzel elektrik kesintisi yaşadıktan sonra nihayet girdik sergi salonuna...yok..cix...daha o ilk salondaki ceninleri ve ardından  8 ayına kadar yaşayabilmiş bebekleri görünce dağıldım...sende nası bi yürek varmış be adam...ama neyseki onları yarıp iliğini ,lifini ,kasını ,kemiğini dağıtmamış...çünkü o zevkini yetişkinler üzerinde tatmin etmiş adam...hatta insanları bırak atı bile soymuş soğana çevirmiş...öğğğkkkk...tamam...ehli uraşsın bu işlerle ''usulünce''..bu bilimdir,gereklidir...ama böyle bir serginin ilime, bilime ,insanlığa hizmet ettigine asla inanmam...insan bedeni muhteremdir kardeşim...o beden ölmüş diye, böyle maymuna çeviremezsin ki...netekim Allahtan daha 3 holde beyzi baygınlık geçirdi...güç bela dışarıya çıktık...azcık kendine gelince de topuklayıp eve döndük:)

11 Mart 2011 Cuma

hayat-ı muhayyel (yeşil yurt)


öğleden bu yana dehşet içindeyim..hepimiz japonyada olanlardan sonra dehşete kapıldık eminim...Allah şu an güç durumda olan tüm insanların yardımcısı olsun..bu işler çok zor işler..

üstüne üstlük, mart ayı içerisinde vuku bulacak olan ayın dünyaya yaklaşma durumu için de bazı senaryolar gündemde...valla ben korkarım...hoç korkmayan varsa beri gelsin..bol bol dua edip gücün gerçek sahibine yönelmeli...böylece belki rahmete mazhar oluruz, afetinden korur bizi...yok afet takdir etmemişse sevap hanemiz kabarır:)yani her halde ve karda  karlıyız:)

oğlan grip..salya sümük olmuş bi günde...yetmez gibi bi de düşmüş okulda, dizkapağı  fena sıyrılmış ..acısından uyuyamıyor...ahh annelik ...ben çekeydim de sen mışıl mışıl uyuyaydın diyor insan...aman ya Rabbiii  hiç bir anaya babaya evlat acısı tattırma...amin...

pek bi içsel oldu bu yazı...fasılalarla yazdım..silmeyi düşündüm...sildim...yeniden yazdım...baktım ki yine aynı mealde şeyler yazmışım...eh bu da böyle oluversin dedim en nihayet...insanız hoç...korkularımız da olacak,umutlarımız da,sevinçlerimiz kederlerimiz de...inancımız bastıracak kimi zaman...bazen de dünyalık olacağız...insanız işte:)

hıh çanta....dün de yazdıgım gibi bu da sevgili pelin için...pelin şu an okuluyla ilgili bir proje için şehir dışında.siz çantalarını ondan evvel görüyorsunuz:)

hıııı benim okul var bir de...bu gün okul açılalı ilk defa derse girdim...normalde devamsızlıktan kalmış olmalıydım:)dersin adı çocuk edebiyatı....bu günki konu fablmış.derste ağustos böceğinin neden öldüğünü tartıştık...meğer ağustos böcekleri yavrularını dünyaya getirmek için ölürlermiş biliyor muydunuz???