16 Mart 2011 Çarşamba

clutch pop art _no man no cry_



ben kendimi bildigimden dikiş olayında kullandıgım her aletten bazen çifter bazen üçer beşer alırım...mesela dört  tane makasım var...dağınık oldugum için heryere bir tane atıyorum,böylece hiç makas arama derdim olmuyor(du):)eveli gün bi tanesini ,en değerlimi, düşürdüm...artık kesemiyor...haliyle makasların sayısı üçe düştü...öyle bıçak sırtı bir denge kurmuşum ki bu dört makasla ,şimdi  elimi attıgımda bi tane makas bulamıyorum nasıl oluyorsa:)doğal olarak elime bir makas geçiremeyince sinir oluyorum....



mail kutumu açınca yüzlerce gereksiz mail görüyorum...sinir oluyorum...gereklileri ayıklayıp gereksizleri silmeye vaktim olmadığından pek yakında binlerce, biraz uzak gelecekte on binlerce olacaklarını düşünüyor...daha bi sinir oluyorum...bu mailerin büyük çoğunluğu facebook bağlantılı...onların arasında kimi zaman okumam gerekenleri gözden kaçırdıgım için çok sinir oluyorum...

hıh facebook demişken...haberdar edilmeden hiç ilgi duymadıgım guruplara dahil edilmekten....fotograflarda etiketlenmekten...gel farmville ya da başka oyunlar oynayalım çağrılarından...abuk  sorulardan...sinir oluyorum...oyla!!!!beğen!!!gel!!!git!!!hopla!!!zıpla!!!üye ol!!!!mesajlarına hepten gıcığım...gerçi arkadaşlar sağolsunlar oyun davetlerinden nasıl sıyıracağımı öğrettiler ...araştırmalarım sonucu gurup davetleri alınca da hemen gerekli ayarları yapıyorum artık ...ama bunlar bile angarya benim ve biliyorum ki pek çokları için....nah orda bi duvar var işte....yaz..link bırak...dökül saçıl... paylaş..ne istiyorsan yap...ayrıca maile ne gerek var...bak biz öyle yapıyoruz...kimsenin mail kutusunu gereksiz yere şişirmiyoruz...aaaaa!!!sinir oluyorum....

dur daha neler var...



sabahları bacağımda korkunç ağrılarla yattığım yerden dikelmeye hatta dikelememeye sinir oluyorum...mutfaga düşer düşmez bi lokma ekmeğin arasına peynir sıkıştırıp ilaçla birlikte yuvarlamaya sinir oluyorum...çektigim can acılarının cildime mutlaka bir şekilde yansımasına daha bi sinir oluyorum...toplu taşıma araçlarında kimi zaman boş koltuğun başına dikilip bacağımdaki ağrı nedeniyle oturamadığıma sinir oluyorum..yaşlı amca ve teyzelerin önce kaş göz imasıyla, anlamadıgımı sanınca şifahen otur kızım ,otursana deyişlerine sinir olmuyorum:)gülümseyerek mazeret bildiriyorum...denk geldiginde eşimin ya da kolonimizin diğer üyelerinin arabalarını kullansam da, şu en çok ihtiyaç duydugum zamanda elimin altında bir arabamın olmayışına en çok sinir oluyorum :)


toplu taşıma araçları demişken...tam durağa gelince düğmeye basan, sonra da şoföre durmadı diye bağırıp çağıranlara yolcuları...toplu taşıma araçlarını garsoniyer sanıp yasak ağaçtan meyve devşirmeye çalışan çiftleri...bağıra bağıra cep telefonuyla hasbihal edenleri...her cümle başına iğrenç küfürler işiltirerek konuşan kimi öğrencileri...hah bi de noğğğlur beleş binelim abeeee!!!diye ağzını yayıp yalvaran ,kabul görmeyince de şoföre yine okkalı küfürler saydıran bir diğer kimi öğrencileri...yine topu taşıma araçlarında  karısını azarlayan herifleri ve çocugunu azarlayan anneleri ,teke gibi ter , tarihi geçmiş gibi parfüm kokanları , tır geçecek yerden insana sürtünmeden geçemeyenleri hiiiiç saymıyorum hiççç:))

işte böyle...bu poki topu pardon sinir küpü haleti ruhiyemle ne kadar bağlantılı oldu bilemiyciyim ama çantanın adını da ''no man no cry'' koydum gitti:))

Hiç yorum yok: